Dosya
36
PERSPEKTİF
• SAYI 233 • TEMMUZ / AĞUSTOS 2014
Antisemitizmve İslamofobi:
Empoze Edilmiş Topluluk Kimlikleri
Azınlıklar hakkındaki kalıp yargılar arasında benzerlikler var mıdır? 20. yüzyılın
başında Yahudileri toptan tanımlamakta kullanılan bazı ön yargıların temeli-
ni oluşturanmekanizmalar, 21. yüzyılın başındaMüslümanlar için de kullanı-
lıyor mu? Bu sorular, Norveç’te bu günlerde süregelen İslam karşıtı tartışmalar
ile 20. yüzyılın başındaki antisemitik metinlerin karşılaştırılmasının da temelini
oluşturuyor.
Tarihimizde antisemitizmde kulla-
nılan ve günümüzde İslam karşıtı
söylemlerde görülen klişeleri gün
yüzüne çıkarmak, İslamofobi’nin
palazlanmasına engel olacaktır.
CORA ALEXA
DØVING
*
»
Orta Çağ’dan 20. yüzyılın ortalarına kadar
hem Yahudiler hem de Müslümanlara Sami gö-
züyle bakılmaktaydı. “Semitizm” terimi de bir
insan türünü ve kültürü tanımlamakta kullanıl-
mış, Hristiyan Batı dünyası Yahudi ve Müslü-
manları aynı dinî yapıya bağlı topluluklar olarak
görmüştür. Ivan Davidson Kalmar, “Antisemi-
tizm ve İslamofobi: Bir Sırrın Dönüşümü” isimli
makalesinde Rönesans’tan sonra baskın olan
görüşün; “Yahudileri, Müslümanlar hakkında
oluşmaya başlayan kalıplara benzer şekilde al-
gılamak” olduğunu ve Yahudiliğin birçok kişi
tarafından genel olarak Arap dininin bir parça-
sı olarak düşünüldüğünü yazmıştır. Antisemi-
tizmin yanında bu “Araplaştırma”, Yahudilerin
Hristiyan Avrupalıların gözünde daha da uzak
bir imaja sahip olmalarını desteklemiştir.
Antisemitizmin bileşenleri ırk, zihniyet ve
dindir. Bugün ırka ait referanslar büyük ölçüde
ortadan kalksa da din, kültür ve zihniyet arasın-
daki bağlantı hâlâ devam etmektedir. Antisemi-
tik yazılı eserler okunduğu zaman din ve kültürü
kapsayan iddiaların ne kadar belirgin olduğu
göze çarpar. Kültür, din ve zihniyet arasında ku-
rulan bu direkt bağlantıların karşılaştırılmasın-
da antisemitizm için Nazi ideolojisinden önce-
sine ait antisemitizm örnekleri, İslamofobi için
ise günlük gazete örnekleri sunulabilir.
Değişen Aktörler, Değişmeyen Kalıplar
1. Ele geçirme:
Yahudilerin, liberalizm ve
demokrasiyi yayıp, kilise ve monarşinin altını
yavaşça kazıyarak dünya egemenliğini ele ge-
çirecekleri fikri 1700’lerden beri yaygındır. Nor-
veçli antisemitik dergiler “Yehuda’nın dünya
egemenliği” konusunu defalarca işlemişlerdir.
Bu ele geçirme söylentisinin bir benzeri de Müs-
lümanlar için ileri atılmaktadır (Eurabia teori-
leri). Birçok Avrupa ülkesinde, toplumun kalan
kesiminin gerçekleri göremediği, büyük altüst
oluşlara varabilecek olayların gelişeceği konu-
sunda uyarılar yapan kitaplar basılmıştır (Bawer
2006, Berg 2007, Storhaug 2006, Falachi 2004).
Bu ayaklanmaların sebepleri söyle belirtilmek-
tedir: “Avrupa’da yaşayan milyonlarca Müslü-
man Avrupa değerlerine sahip değildir. Avrupa,
büyümekte olan Müslüman azınlığı dikkate al-