41
TEMMUZ / AĞUSTOS
2014 • SAYI 233 •
PERSPEKTİF
İslamofobi de antisemitizm de hâlen gerçekli-
ğini sürdürüyor. Üye ülkelerin ırkçılık, zenofobi
ve bunlarla bağlantılı tahammülsüzlüklerden
beslenen suçları engellemek için verdiği uzun
süreli çabalara rağmen, bu suçlar sürmeye de-
vam ediyor. AB kurumları ve üye ülkeler ön yar-
gılarla savaşmak için çabalarını devam ettirmek
zorundalar. Son bulgularımız özellikle istihdam
ve eğitim alanında mağduriyet ve internet üze-
rinden yayılan antisemitizmin endişe edilir bo-
yutta olduğunu göstermektedir.
İslamofobi ile ilgili son araştırmamız en faz-
la ayrımcılığın istihdam alanında yapıldığını
göstermektedir. Bunun sebebini ortaya çıkar-
mak zordur, çünkü büyük bir çoğunluk kendile-
rine karşı yapılan ırkçılığı rapor etmemektedir.
Ortalama olarak, ayrımcılığa maruz kalan Müs-
lümanların -büyük bölümü genç olan- yüzde
79’u, son araştırmalarımıza göre kendilerine
karşı yapılan ayrımcılıkları rapor etmemiş. Bu
da binlerce ayrımcılık olayının ve ırkçılık su-
çunun ortaya çıkmadığı ve böylece resmî şikâ-
yet kayıtlarında ve adalet sistemi veri toplama
mekanizmalarında bulunmadığı anlamına gelir.
Vatandaşlığı olmayan ve ülkede kısa süre ika-
met eden kişiler ayrımcılığı rapor etmeye daha
az meyillidirler. Müslümanların yüzde 59’u ra-
por etmeyle hiçbir şey değişmeyeceğini, yüzde
38’i de bu tür olayların her zaman olduğunu ve
bu yüzden olayları rapor etmek için çaba gös-
termediklerini belirtmektedir. Son 12 ay içinde
ayrımcılığa maruz kalan Müslümanlar arasında
büyük çoğunluk, ayrımcılığın etnik kökenleri
dolayısıyla olduğuna inanmaktadırlar. Sadece
yüzde 10’u ayrımcılığın Müslüman oldukları
için yapıldığını belirtmiştir.
Antisemitizm ve İslamofobiyle mücadelede
AB yeterli çabayı sarfediyor mu sizce?
Irkçılık, zenofobi ve bunlara bağlı olan ta-
hammülsüzlüğe karşı savaşa 2013 yılının ocak
ayında en yüksek seviyede siyasi dikkat çekildi.
İrlanda Avrupa Birliği Konseyi Başkanlığı nefret
suçları, ırkçılık, antisemitizm ve zenofobi kar-
şıtı önlemler almak amacıyla adalet ve içişleri
bakanlarını gayriresmî olarak toplayarak FRA
yöneticisinin sunduğu delilere dikkat çekmiştir.
Bu toplantı önümüzdeki yıllarda siyasi liderlerin
ırkçılıkla mücadelede görevlerini yerine getir-
meleri için dikkatlerini bu yöne yöneltmelerine
zemin hazırlamıştır. Avrupa Parlamentosu tüm
üye ülkelerden 2013 yılının Mart ayında, halkı
tüm nefret suçlarını, ırkçı ve zenofobik suçları
rapor etmeye teşvik edici önlemler almalarını
ve bu tür suçları rapor edenlere yeterli koruma
sağlanmasını istemiştir. Avrupa Birliği Konseyi,
temel haklar ve hukukun üstünlüğü hakkındaki
haziran ayındaki toplantısında ırkçılık, antise-
mitizm, zenofobi ve homofobinin aşırı formları-
na karşı daha somut adımlar atılması gerektiği-
ni gündeme getirdi. 17 üye ülkenin başbakanları
eylül ayında Roma’da buluşarak İtalya’nın ilk
Afrika kökenli bakanı Cécile Kyenge’ye yönelti-
len ırkçı tacizleri kınadılar. Siyasi liderlerin özel
sorumluluklarının altını çizerek Avrupa çapında
çeşitliliği öne çıkarma ve ırkçılığa karşı savaş
çağrısında bulundular. 28 üye ülkenin tümü bu
konu üzerine Kasım 2013’te Roma Deklarasyo-
nu’nu imzaladı.
İslamofobi ve antisemitizmle mücadelede
Müslüman ve Yahudilerin sivil toplum bazında ör-
gütlenmelerinin sonuca bir etkisi olur mu?
Olumlu ilk örnek nefret suçlarını kınamada-
ki ortak çabalardır. Ortak basın toplantılarında
hem Yahudi hem de Müslüman topluluklardan
temsilciler bu tür suçları kınayarak ortak hare-
ket etme konusunda çağrı yapmaktadırlar.
Sivil toplum kuruluşlarının iyi uygulamala-
rı örnek alıp birbirlerini destekleyebileceklerini
de gördük. Müslümanların sıklıkla maruz kaldı-
ğı ırkçı ve zenofobik tacizler, bunları kaydeden
çok az veri toplama mekanizması olduğu için
sözde kalmaktadır. Buna örnek olarak Birleşik
Krallığın Müslüman karşıtı saldırıları ölçme ve
gözlemleme kamu hizmeti Tell MAMA göste-
rilebilir. Mağdurlar kendilerine karşı işlenen
suçları, Tell MAMA web sitesi, telefon, yazılı
mesaj, elektronik posta, Facebook veya Twitter
gibi sosyal haberleşme platformları gibi çeşitli
kanallar aracılığıyla rapor edebilirler. Birleşik
Krallık çapında antisemitik suçları tespit et-
mede büyük tecrübeleri olan Yahudi kuruluşu
“Community Security Trust”, Tell MAMA’ya da-
nışmanlık yapmakta ve veri toplama sistemini
geliştirmesi amacıyla yardım etmektedir.