Dosya/Söyleşi
32
PERSPEKTİF
• SAYI 233 • TEMMUZ / AĞUSTOS 2014
çalışmalarımızda aşkın bir iletişim hedefliyo-
ruz. Bu tarz bir ilişki, Yahudilerin İslamofobi’ye
ve Müslüman karşıtlarının bağnazlığına karşı
harekete geçmelerini; Müslümanların da anti-
semitizm ve soykırımı inkar edenlere karşı dur-
malarını öngörüyor. Bu anlamda Müslüman ve
Yahudilerin uzlaşması etrafında şekillenen ulus-
lararası bir hareketin oluştuğunu söyleyebilirim.
Peki Müslüman ve Yahudiler arasındaki görüş-
melerde ne tarz anlaşmazlıklar ortaya çıkıyor?
Büyük ihtimalle en yorucu anlaşmazlık, Orta
Doğu’da İsrailliler ve Filistinliler arasında olan-
dır. Bu soruna dair benim sorum şu: Müslü-
manların büyük çoğunluğunun Yahudilere gü-
venmediği ve Yahudilerin büyük çoğunluğunun
Müslümanlara güvenmediği bir ortamda nasıl bir
uzlaşma ve barış sağlanacak? “İbrahim’in Oğul-
ları” isimli kitabımızda –bir haham ve imamın
beraber yazdığı ilk kitaptır- Müslüman ve Yahu-
diler arasında güven oluşturulmasının gerekliliği
üzerinde durduk. Böylelikle ilk sorunun İsrail-Fi-
listin çekişmesi olduğu gerçeğinden hareketle
barış sürecine yardım etmeye çalışıyoruz.
Dindarlararası diyalog, kimileri tarafından
inançların yumuşatılarak diğer dinlerle uyumlu
hâle getirilmesi projesi olarak algılanıyor. Bu iddi-
alar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu tarz söylemleri cahilce buluyorum. Ne be-
nim Müslümanları Yahudiliğe geçirmek gibi bir
niyetim var, ne de Müslümanların biz Yahudileri
İslam’a çevirmek gibi bir derdi. Ama bu, karşılık-
lı anlayış ve saygı gayreti içinde olmayacağımız
anlamına da gelmiyor. Temel olarak altı çizilmesi
gereken şey, 21. yüzyılda, yani dinî anlayış ve be-
raberlik çağında yaşadığımızdır.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun sert
eleştirilerine karşı İsrail ve Filistin halkı hâlâ barışçıl
bir şekilde beraberce yaşayamıyor. Problemler çö-
zülse bile iki cemaat arasındaki ilişkilerde bir ilerle-
me olmayacak gibi. Bu konuda düşünceniz nedir?
İsrail-Filistin çatışmasının ötesinde iki dinî
topluluğu ilgilendiren başka konular da var. Av-
rupa’ya bakın: Dinî haklarımıza yapılan saldırı
konusunda iki muhteşem örnek karşımızda du-
ruyor: Sünnet ve hayvanların dinimize uygun
kesilmesi. Bunun dışında geçtiğimiz Avrupa
Parlamentosu Seçimlerinde radikallerin ve sağ
kanadın oy kazanmasıyla sonuçlanan aşırı fikir-
ler gibi hâlledilmesi gereken bir sürü konu var.
Yakınımızı göremeyip sadece İsrail-Filistin çatış-
masına odaklanamayız; Orta Doğu’daki farklılık-
larımız dışında gerçekten ilgilenmemiz gereken
meseleler var.
Biz politikayı politikacılara bıraktık; ba-
rış için çalışıyoruz. Birbirimizin geleneklerine,
inançlarına, ayetlerine daha anlayışlı olmayı;
politikacıların da barış süreci için kendilerini il-
gilendiren konuları hâlletmelerini diliyoruz. Bu
nedenle uluslararası çalışmalarımız arasında
tüm Müslüman ve Yahudileri biraraya getirmek
var. Hedefimiz her iki cemaat için de ılımlı bir or-
tam ve merkeziyetin sesi olmak. Öyle bir ses ola-
cağız ki, tüm dinî radikallerin ve fanatiklerin re-
torik ve sert eleştirilerini bastıracağız. İşte bu ses
Müslümanların ve Yahudilerin arasındaki gerçek
uzlaşmayı sağlayacak.