43
TEMMUZ / AĞUSTOS
2014 • SAYI 233 •
PERSPEKTİF
4
Aumüller, S. 141.
5
Wojcik, S. 265.
6
Zira Aumüller’in ifadesiyle de“Liberal politikanın prensipleri, tüm vatandaşların eşitliğine
dair talep, kendi tutarlılığını sağlayabilmek içinYahudi grupları da kapsamak zorundadır.”
Aumüller, S. 143.
Yahudilerin haklarını elde etmeleriyle başla-
yan asimilasyon sürecine bakmadan önce o ta-
rihte Yahudilerin nasıl bir hayat sürdürdükleri
incelenmeye değerdir.Avrupa’da Aydınlanma’ya
kadar Yahudilerin şehrin belirli yerlerinde yaşa-
maları yasaktır. Örneğin bir dönem Strazburg’ta
Yahudilerin daimi olarak yaşamaları yasaklan-
mıştır. Daha sonra, 18. yüzyılın ikinci yarısın-
da Yahudilere Strazburg’ta ikamet izni verilse
de bu, sadece polisin iznine bağlı olarak şehrin
içinden geçme ya da birkaç gün geceleme ile
sınırlandırılmıştır. 1737 yılında, Berlin’de 120
zengin ve 250 köle haricindeki tüm Yahudiler sı-
nır dışı edilmiş, böylece sayıca zaten az olan Ya-
hudilerin “sayılarının giderek artmasına” karşı
tedbir alınmıştır. Alman Yahudilerinin oturum,
meslek seçimi ya da evlenme gibi hakları ise
bulunmamaktadır.
4
İspanya’da Hristiyan hal-
kın tahammülsüzlüğü sebebiyle (aynı zaman-
da kendi kültürel kimliklerini koruyabilmeleri
için) Yahudiler, Juderia adı verilen gettolarda
yaşamak zorundadırlar. Mezkur dönemlerde
oturum, yerleşme ve iş edinme haklarının te-
min edilmesi gibi hususlarda Yahudilerin ikinci
sınıf vatandaş muamelesinden ziyade “yabancı”
muamelesi gördükleri, yani o ülkenin vatandaşı
olmayan bir statüde bulundukları iddia edebilir.
Dönemin Avrupalı Yahudileri, kendilerine ta-
hammül edilen ve sınırlı haklar verilen “yaban-
cı”lardır. Bugün, oturum ve çalışma izni ya da
seçme ve seçilme hakkı gibi konularda Avrupa
Birliği vatandaşlarının sahip olduğu haklara
sahip olmayan üçüncü dünya ülkelerinden ge-
lenlerin içinde bulundukları durum da hukuken
benzer bir statüye işaret etmektedir: Her iki
grup da içinde bulundukları zamanda birlikte
yaşadıkları insanlardan daha alt bir hukuki sta-
tüye sahiptirler.
Yahudi Emansipasyonu’na dair en ilgi çekici
eser Prusyalı bir memur olan Christian Wilhelm
Dohm tarafından 1781 yılında kaleme alınır.
Türkçe’ye “Yahudilerin Vatandaşlıklarında İyi-
leştirme” olarak tercüme edilebilecek olan ve
Fransız Devrimi arefesinde kaleme alınan kitap-
ta Yahudilerin ancak eşit haklara sahip olduk-
larında iyi yurttaşlar olabilecekleri vurgulanır.
Fransız Devrimi öncesinde “onların da aslında
insan oldukları”na dair düşünceler ve Yahudi-
lerin vatandaş olarak kabul edilmesi durumu
yeni soruları beraberinde getirmiştir: Vatandaş
olan Yahudiler, nasıl bir Yahudi kimliğine sa-
hip olacaklardır? Dohm, işte bu aşamada sosyal
huzursuzluklar ve Yahudi kimliğinin yeniden
tanımlanmasına dair bir çerçeve sunar. Sonuç
olarak asimilasyonun hedeflendiği bu “hak ia-
desi” sürecinde Dohm, Yahudilerin “ahlaken
bozukluğu”nun, onların elverişsiz toplumsal
ve ekonomik statülerinden kaynaklandığını id-
dia eder.
5
Aydınlanmadaki birçok düşünür de
bu fikre katılarak Yahudilere uygulanan hak kı-
sıtlanmalarının kaldırılmasını destekler. Fakat
motivasyonunu Yahudilere haklarının verilmesi
isteğinden ziyade burjuva toplumunun inşası
önündeki engellerin kaldırılmasından alan bu
süreç
6
bir anda gerçekleşmez. Bu kademeli hak
iadesi esnasında toplumun çeşitli kesimlerin-
den Yahudi karşıtı sesler yükselir.
Hibrit modellerin, yani farklı kültürel kimlik-
lerin oluşturduğu bir toplum modelinin benim-
senmediği o dönemde Yahudilerin Hristiyan-