21
TEMMUZ / AĞUSTOS
2014 • SAYI 233 •
PERSPEKTİF
okullarda “Britanya değerlerinin teşvik edilip
kabul edilmesi gerektiğini” vurgulamaya devam
etti. Eğitim Bakanlığının açıklamasına göre bü-
tün okullarda yasaya saygı, demokrasi, eşitlik
ve farklı dinlere tolerans gibi “Britanya değerle-
ri” teşvik edilmek zorunda; bunu başaramayan
okulların kapatılması söz konusu.
Burada Almanya’da özellikle 1998 yılında
başlayıp 2000 yılında iyice yoğunlaşan CDU’nun
göç ve uyum bağlamında gündeme taşıdığı “Al-
man öncü kültürü” (Alm. “deutsche Leitkultur”)
tartışmalarıyla paralellikler görülebilir. Birleşik
Krallık’taki tartışmada ise kimin “Britanya de-
ğerleri”ne sahip olduğu, kimlerin “aşırı” olarak
nitelendirileceği ve dolayısıyla kimlerin Okul
İdarelerinde yer alacağı bakanlığın eline bırakı-
lıyor. Diğer yandan asıl sorun, adalet, doğruluk,
eşitlik ve demokrasi gibi ortak değerlere sahip
olan Müslümanların “esas Britanya değerleri”-
ne uymak zorunda olmaları, bunun da ötesinde
“yeteri kadar Britanyalı olmayan bir toplumun
bu değerlere uyarak medenileştirilmesi” gibi gü-
lünç bir hedefin ortaya konulmasıdır. Zira Müs-
lümanların bu topluma katılımını engelleyen şey
Britanya değerleri değil, ayrımcılık, ön yargı, dış-
lama ve şüphelerdir.
Bütün bunların yanında korkulması gere-
ken, sosyal olarak aktif olan, vakit ve enerjisini
gönüllü olarak kamusal hizmetlere, sosyal hiz-
met çalışmalarına ya da Okul İdarelerine ayıran
Müslümanların bu tarz yaftalamalarla hayal kı-
rıklığına uğramaları ve içlerine kapanmalarıdır.
Bu ihtimal, canlı bir toplum için üzücü olmakla
birlikte Müslüman topluluğun daha da yaban-
cılaşmasına neden olacaktır. Bu nedenle her ne
kadar bu, birçok aşırı sağcının ekmeğine yağ sü-
ren bir durum olsa da hiç kimse, kamusal alanın
sadece kendisine ait olduğunu iddia eden grupla-
ra prim vermemeli ve toplum için çalışmanın her
vatandaşın görevi olduğunu unutmamalıdır.
*Britanya Müslüman Konseyi Ulusal Meclis üyesi olan Ufuk
Seçgin, Birleşik Krallık’taki Müslüman toplumun sorunları-
na dair sivil toplum kuruluşlarında gönüllü çalışmalarda
bulunmaktadır.
Söz konusu olması gereken eğitim
standartları, siyasi bir manevra hâ-
lini aldı. Böylece Birleşik Krallık’ta
Müslümanların ‘şüpheli bir cemaat’
oldukları, güvenlik riski teşkil ettik-
leri ve aşırılara destek sağladıkları
fikri güçlenmeye başladı.
©
Flickr.com/shinealight