Gündem
PERSPEKTİF
• SAYI 233 • TEMMUZ / AĞUSTOS 2014
20
Bob Jones tarafından, topluma yakışıksız bir me-
saj göndereceği gerekçesiyle eleştirilmişti. Fakat
buna rağmen Gove, kararında ısrar ederek “ço-
cukların eğitimine zarar veren güvensizlik duy-
gusunu sona erdirmeyi” hedeflediğini belirtti.
Soruşturmalar kapsamında öğrenciler agresif
sorularla karşı karşıya kaldı. Başörtüsü takmak
zorunda olup olmadıkları, diğer cinsiyetten öğ-
rencilerle ayrı oturup oturmadıkları ya da ho-
mofobik olup olmadıkları gibi sorulara maruz
kaldılar. Clarke’nin soruşturmada görevlendiril-
mesi bile hükûmetin Müslüman vatandaşlarını
ilk etapta bir “güvenlik problemi” olarak değer-
lendirdiğine dair sinyali ortaya koydu.
Birmingham Üniversitesi’nde devletin aşırı-
lıkla mücadele politikasının etkilerini araştıran
İmran Awan’ın da belirttiği gibi süreçte Müslü-
manlar terörizmle mücadele ve güvenlik prizma-
sından gözlemlendiler. Söz konusu olması gere-
ken eğitim standartları, siyasi bir manevra hâlini
aldı. Böylece Birleşik Krallık’ta Müslümanların
“şüpheli bir cemaat” oldukları, güvenlik riski teş-
kil ettikleri ve aşırılara destek sağladıkları fikri
güçlenmeye başladı. Asıl ironi ise, tüm bunların
aslında çocuklara yönelik aşırı ajandaları ön-
lemek adına gerçekleştirilmesiydi. Buna karşın
aşırıların, “Bakın, ne yaparsanız yapın, sizden
kimse bu toplum tarafından kabul edilmeyecek.”
demesine uygun ortamlar hazırlandı.
“Truva Atı” soruşturmasında Britanya top-
lumunun –şaşırtıcı bir şekilde- en çok tepki
gösterdiği şey, Okul İdare Meclislerinin dinî
profillerinin genelde Müslüman öğrencileri yan-
sıtmasıydı. Müslüman ebeveynlerin beklentileri-
ni temsil edebilecek olan yönetim kurulu üyeleri,
seküler Britanya eğitim sistemi için bir tehdit
olarak algılandı. Okulların Müslüman yönetimle-
rine saldırıda bulunmak için kadın düşmanlığı ya
da aşırılık gibi İslam karşıtı argümanlar kullanıl-
sa da ezanın hoparlörden verilmesi ya da öğren-
cileri derse duayla başlamak konusunda teşvik
eden afişler, İslami aşırılık belirtileri olarak su-
nuldu. Fakat Birleşik Krallık’ta Hristiyan, Yahudi
ya da Sih öğrenci çoğunluğuna sahip okulların da
öğrencilerinden Hristiyan, Yahudi ve Sih ritüel-
lerini ve değerlerini izlemelerini istedikleri ger-
çeği göz ardı edildi. Müslüman cemaate yönelik
bu tarz agresif bir engizisyonun, “bizim için bir
kural, diğer herkes için de başka bir kural” gibi bir
mantığa dayandığı açıktır.
Britanyalı Müslümanlara
Siyaset ve Medyada Cadı Avı
Britanya Müslüman Konseyi, süreci cadı ola-
rak niteledi ve “Eğitim sistemindeki Britanyalı
Müslümanlara haftalar süren iftiraların ve spe-
külasyonların artık sona ermesini” istedi. Yine
Din ve Cemaatlerden Sorumlu Bakan da bir söy-
leşide Eğitim Bakanının, Müslümanları yabancı-
laştırarak “herşeyi daha da kötü hâle getirmeme-
si gerektiğini” ifade etti. Buna karşın Gove, bütün
©
Flickr.com/Moyan_Brenn