Temmuz/Agustos 2014 - page 10

Gündem
PERSPEKTİF
• SAYI 233 • TEMMUZ / AĞUSTOS 2014
10
Avrupa Parlamentosunun (AP) bir üyesi ga-
malı haç dövmesi olan lidere sahip, bir diğeri
ülkesindeki bütün Müslümanlardan kurtulmak
istiyor, bir başkası ise göçmenlere ebola virüsü
salmayı öneren bir kurucuya sahip. Son seçim-
le birlikte Avrupa şüphecisi, aşırı sağ ve göç-
men karşıtı grupların Avrupa Parlamentosuna
giriş oranlarında tüm zamanların en yüksek
seyrini görüyoruz. Neo Nazi partiler, Brük-
sel’de ilk defa ülkelerinin temsilcileri olarak
bulunacaklar. Birçok parlamento üyesi, Avru-
palıların umut ve barışa ihtiyaç duyduğu bu
zamanlarda, nefret mesajları veren platform-
larda seçildi.
Bu partilerin sahip olduğu kamuoyu desteği
şok edici. Çoğu AB ülkesinde aşırı sağ partiler
genel oyun yüzde yirmi beşinden fazlasını al-
mayı başardılar. Örneğin, İngiltere’de Birleşik
Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) yüzde 30,
Danimarka’da Danimarka Halk Partisi (DPP)
yüzde 27 ve Fransa’da Ulusal Cephe (FN) yüzde
26 oranında oy aldı. Avrupa Seçimleri, en kor-
kutucu dokuz aşırı sağ partinin parlamentoya
girişiyle sonuçlandı.
Bu durum aslında Avrupa toplumlarının,
göçmenler ve Avrupa dışından gelen mülteci-
lerle çok kültürlü ve çok etnik yapılı gerçek-
liği tecrübe etmeye başlamasıyla ortaya çıktı.
Öte yandan Avrupalı yetkililerin, çeşitliliğin
olumlu ve zenginleştirici bir unsur olduğu-
na, farklı kültür ve geleneklerin bunu yan-
sıttığına dair mesajları Avrupa toplumuna
güçlü bir şekilde iletilemedi. Devam etmekte
olan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemi-
tizm ve İslamofobi’nin Avrupa toplumları için
Avrupa Yanlış Yöne Gidiyor!
Avrupa Parlamentosu Seçimleri, aşırı sağ ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı partiler
için zaferle sonuçlandı. Pek çok azınlık ve İslam karşıtı parlamento üyesi de-
mokratik süreçlerle seçildi. Bu da ırkçılığın pek çok zihne girmeyi başardığını
gösteriyor.
BASHY
QURAISHY
*
»
hâlâ büyük bir tehdit olmasının sebebi budur.
Avrupa Birliği 1997 yılında Irkçılığa Karşı Av-
rupa Yılı’nı ilan etti. Bu, sadece soruna dikkat
çekmek amaçlı değil, aynı zamanda 2000’deki
Eşitlik Direktifleri ve 1998’deki ırkçılık karşıtı
sivil toplum kuruluşu ağını (ENAR) harekete
geçirme amaçlıydı. Bu somut hamleler etnik
ve dinî azınlıkların insan hakları, ırkçılık ve
ayrımcılık karşıtlığı gibi alanlarda daha güçlü
olmalarına ortam sağladı. Ancak bir süre sonra
göçmen karşıtı söylem, iltica karşıtı propagan-
da ve açık dinî ayrımcılık istikrarlı bir biçimde
zemin bulmaya başladı. Daha çok siyasi hare-
ket ve parti, etnik ve dinî azınlıkları asıl sorun
olarak gösteren araçlar kullanmaya başladı.
2003 yılında yapılan bir ankette, Avrupalıla-
rın üçte biri, çok kültürlü toplumun sınırlarına
ulaştığı fikrine katıldığını ifade etmiştir; dörtte
biri yasa dışı göçmenlerin ülkelerine iade edil-
mesi gerektiğini; yarısı ise göçe, kültürel çeşit-
liliğe ve üçüncü dünya ülkelerinden sığınma
taleplerine karşı çıktığını belirterek önemli bir
çoğunluk, azınlıkları kolektif bir tehdit olarak
değerlendirdiğini ortaya koymuştur.
Müslüman topluluk için ABD, İspanya ve
İngiltere’de yaşanan terör saldırıları ve Dani-
marka’da 2005 yılında Hz. Muhammed (s.a.v.)’e
hakaret içeren karikatürler, durumu daha da
kötü bir hâle getirdi. İslam ve Müslüman kar-
şıtı şiddet içeren ırkçı saldırılar, görünürleşen
gizli ön yargılar ve ayrımcılık güncel hayatta
yaygınlaştı.
Birçok Avrupalı, etnik azınlık grupları ve
STK’lar, Avrupa ve ulusal karar mekanizmala-
rını uyararak güçlü bir şeyin ortaya çıkmakta
1,2,3,4,5,6,7,8,9 11,12,13,14,15,16,17,18,19,20,...68
Powered by FlippingBook