21
MART 2014 • SAYI 229 •
PERSPEKTİF
E
tnosentrizm, bir kişinin di-
ğerlerini, kendi etnik grubu-
nu veya kültürünü merkeze
alarak değerlendirme tutumu
şeklinde tanımlanabilir. Pek çok ön
yargı ve stereotipin kaynağını oluş-
turan bu değerlendirme, genellikle,
diğerlerinin olumsuz bir tarzda ni-
telendirilmesiyle sonuçlanmaktadır.
Etnosentrik kişi, başka gruptan olan-
ları, kendi grubunun kültürel kabul-
lerinden ve değerlerinden hareketle,
dolayısıyla tarafgir bir şekilde yargı-
lar. Bunun altında kendi doğrularının
herkes için geçerli olduğu fikri vardır
ve bununla tutarlı olarak, bu doğ-
rulara sahip olmayanların ya da uy-
mayanların geri veya aşağı oldukları
sonucuna varır. (Nuri Bilgin, Sosyal-
psikoloji Sözlüğü)
*Ankara Üniversitesi Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünün
kurulmasına öncülük eden Herkül Millas, “öteki” ve ulusal
kimlikler üzerine çalışmalar yapmakta, Türk-Yunan ilişkileri
ve Türkiye gündemiyle alakalı makaleler yayımlamaktadır.
Sınıfta öğrencilerime, on yıl yaşamak fırsa-
tını bulduğum Arabistan’da pek çok insanın ça-
tal bıçakla değil, elle yemek yediğini anlatırdım.
Kasıtlı olarak bu yemek biçimini tiksindirici
göstermeye çalışırdım. Örneğin derdim ki, “Çöl-
de yaşayan Araplar pilavı avuçlarına alırlar, bas-
tırırlar, lokma yapıp yutarlar. Bu arada pilavın
yağları bileklerinden dirseklerine akar. Terbiyeli
olmaya çalışan bu bedeviler avuçlarında lokma-
ya çevirdikleri pilavı benim tabağıma bırakırlar-
dı, yemem için.” Öğrencilerimin içlerinin iyice
kalkmasını sağladıktan sonra, “Şimdi de aynı
durumu onların gözünden görelim, bakalım
onlar sizi nasıl görüyor?” derdim ve şunları an-
latırdım: “Batı dünyasının yemek adabına göre
çatal bıçak kullanılır, ama ekmek mutlaka elle
yenir. Şimdi o beğenmediğiniz Arapların ne gör-
düğünü düşünün. Bizler bütün gün otobüste el-
lerimizi her yana değdiririz, yüzlerce elin değdi-
ği paraları alıp veririz, bütün kapı tokmaklarına
el atarız, bir sürü insanla el sıkıştıktan sonra da
masaya oturur ekmeği elimize alırız. Bu tür bir
yemek yeme biçimi Araplar için iğrençtir. Çünkü
onlar yemekten hemen önce ve sonra mutlaka
ellerini yıkarlar. Yani aslında ‘onlar’ temiz elle
yerler, siz pis ellerinizle yersiniz ekmeği. Şimdi
kimin için bulanmalı içimiz?”
Kendi gerçeğimizi tek gerçek olarak gör-
mektir etnosentrizm. Hoşgörüsüz bir körlüktür.
Oysa “gerçekler” pek çoktur. Herkesin kendine
ait bir gerçeği olduğunu otoriter kimselerin ka-
bul etmesi kolay değildir; onlar doğru bildikle-
rini herkese kabul ettirmeye çalışırlar. Bundan
dolayı bu okuduklarınız hoşunuza gitmediyse,
unutun gitsin! Yok, etnosentrizmden kurtulmak
istiyor, ama görünmeyen etrosentrizminizi tes-
pit edemiyorsanız, beğenmediğiniz, kuşku ile
baktığınız kişilere karşı dikkatli olun; bir ihtimal
ön yargılarınız devrededir! Bu durumda “öteki”
ile diyalog kurun, kuşkularınızı ve beğenme-
diklerinizi açık sözlülükle dile getirin, derdini-
zi “öteki”ne anlatın, ona sorular sorun. Ondan
kaçmayın. Göreceksiniz, bambaşka bir dünya ile
karşılaşacaksınız. Beğenmediğiniz “öteki”nin
dünyası da sizinki gibi zengin ve güzeldir.
©
Flickr.com/Gusjer
©
Flickr.com/ean-Louis POTIER