15
MART 2014 • SAYI 229 •
PERSPEKTİF
ile imtihanı
vatandaşlarının İsviçre’ye herhangi bir engelle
karşılaşmadan seyahat etmelerini ve yerleşme-
lerini mümkün kılıyor. Fakat referandumdan
çıkan kararla İsviçre’nin, AB ile imzalanmış
olan ikili anlaşmaları tehlikeye attığı ve bunun
var olan tüm diğer anlaşmaların da yeniden
sorgulanmasına yol açacağı ifade ediliyor.
Karara tepki gösteren Almanya Dışişleri
Bakanı Frank-Walter Steinmeier, alınan kararı
eleştirerek, Avrupa’nın en özgürlükçü ülkele-
rinden biri olan İsviçre’nin son yıllardaki eko-
nomik başarılarında göçmenlerin büyük payı
olduğunu, dolayısıyla bu kararla ülkenin kendi
çıkarları aleyhine bir adım atıldığını ileri sürdü.
Öte yandan, sadece AB’de değil, İsviçre’de de
endişe ve belirsizliğe yol açan referandumun
sonucu, Heinz Christian Strache, Geert Wilders
ve Marine Le Pen liderliğindeki Avrupa’nın po-
pülist sağcı partileri tarafından ise memnuni-
yetle karşılandı.
Bilhassa Avrupa’nın en zengin ülkelerinden
biri olan İsviçre’nin kendini AB’den uzaklaş-
tırmak istemesi Avrupa’nın içine düştüğü çık-
mazın boyutlarını gün ışığına çıkarıyor. Avrupa
Komisyonu Başkanı José Manuel Barosso, refe-
randumdan çıkan karara dair yaptığı açıklama-
da serbest dolaşım prensibinin pazarlığa açık
olmadığının altını çizdi. Avrupa Parlamentosu
Başkanı Martin Schulz ise meselelerin mantık
çerçevesinde tartışılmak yerine insanların iç
güdülerine başvurularak çözümlenme yoluna
gidilmesinin doğru olmadığını ve İsviçre’nin bir
yandanAB serbest pazarından yararlanırkendi-
ğer yandan serbest dolaşımı engelleyici bir ka-
rar alarak sorumluluktan kaçan bir tutum ser-
gilemesinin kabul edilemez olduğunu belirtti.
Brüksel’i asıl kaygılandıran, İsviçre’nin bu
tutumunun bir Meksika dalgasına dönüşüp bir-
liğin ekonomi politikaları ve kriz yönetiminden
memnun olmayan diğer üye ülkelere de sıçra-
yarak AB’de daha büyük bir krize kapı arala-
ması. İsviçre’nin bu talebinde yalnız olmadığı,
aynı şekilde İngiltere, İtalya ve Fransa’nın da
AB’den gelebilecek göçe benzer bir sınırlama
getirmeyi düşündükleri uzun süredir bilini-
yor. Brüksel, İsviçre’deki bu gelişmelerin bil-
hassa göç kotası uygulamasına sıcak bakan
İngiltere’ye sıçramasından endişe ediyor. Zira
İngiltere, uzun süredir AB ile yapılan anlaşma-
ların ve ilişkilerin yeniden gözden geçirilmesi-
ni yüksek sesle dile getiriyor. Birkaç ay önce İn-
giltere Maliye Bakanı George Osborn bir basın
toplantısında AB’nin kendini değiştirmemesi
hâlinde İngiltere’nin birliği terk edebileceği
mesajını vermişti.
Bu tartışmaların üzerine söz konusu re-
ferandumla yeniden gündeme gelen serbest
dolaşım meselesi, “Avrupa Birliği çatırdıyor.”
yorumlarına neden oldu. Bu durumda Avrupa
Birliği’ne iki seçenek kalıyor: Birincisi, İsviç-
re’deki referandum sonucunu sineye çekerek,
böylece diğer Avrupa ülkelerinin de benzer
adımlar atmalarına zemin sunmak ve temel
prensiplerinden birini tartışmaya açmak; ikin-
cisi ise, kuruluş prensiplerinin arkasında du-
rarak İsviçre ve benzer adımlar atan Avrupa
ülkeleri ile var olan ikili anlaşmaları yeniden
gözden geçirmek. Her iki ihtimalde de bu çık-
mazın, ekonomik krizi atlatamamış Avrupalıla-
rı son senelerde Avrupa’da varlıkları hissedilen
sağcı popülist partilerin politika ve propagan-
dalarına yönlendireceği aşikâr.