25
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
üç boyutlu bir iletişim “hız” gerektiriyor. Tepki
vermek için gereken hız, etki oluşturmak için kı-
sıtlanmış zaman ise kişinin tüm değerlendirme-
lerinin yüzeysel olması sonucunu doğuruyor. Bu
durumda yüzeysel, basit, hızlı ve dolayısıyla üze-
rinde titizlikle durulmayan bir iletişim varken,
insanlar sonuçlarına katlanmak, özen göstermek
zorunda kaldıkları iletişimi tercih etmemeye baş-
lıyorlar. Bu durumda hız, hem beyni, beynin ça-
lışma ve algılama kapasitesini, hem de yüzyüze
iletişim ve beraberinde getirdiği karakteristik
özellikleri dönüştürüyor.
Bu değişim sonunda çağın ruhunu sayfalarca,
titizlikle kurulan düşünce sistemleri değil; 140
karakterlik “tweet”ler oluşturuyor. Bu da “doğru”,
“yanlış”,“iyi”,“kötü”,“faydalı”,“düşman”,“dost”,
“öteki” gibi rahatlıkla ayrışma unsuru olarak kul-
lanılabilecek kavramların daha keskin bir şekilde
140 karaktere ya da Vine videolarında 6 saniyeye
sığdırılması gerekliliğini ortaya çıkartıyor. Değer-
lerin kısa ve hızlı bir şekilde yeniden tanımlan-
dığı bu ayrışma kimseye tehlikeli gelmiyor, zira
ayrışma sanal dünyada en kötü ihtimalle “takip
etme” ya da “arkadaşlıktan çıkart” gibi butonlarla
sonuçlanıyor.
Bu yeniliğin ve beyin ile karakterlerde mey-
dana gelen dönüşümün “iyi” ya da “kötü” olarak
değerlendirilmesini bir kenara bırakıp, eskiden
insanların şehir meydanları veya nehir kenar-
larında toplanmalarına kıyasla sosyalleşme
mekânlarının değiştiğini ve sosyal medyanın –iyi
ya da kötü- bir buluşma mekânı sunduğunu göz
önünde bulundurmak gerekiyor.
Kanga ve Sosyal Medya
Afrika’da 300 yıl içinde gelişerek büyüyen
kangalar, nasıl insanların gün boyunca üstlerin-
de tutarak etraflarındakilerle iletişim kurdukları
nesneler hâline geldiyse, bugün de sosyal medya
benzer bir fonksiyonu üstlenmiş durumda. Belki
aradaki fark, bir kanga, Afrika’nın köylerinden
birinde ancak 50 kişiye hitap edebiliyorken, Fa-
cebook ya da Twitter’da paylaşılan bir ileti mil-
yonlarca kişiye ulaşabiliyor.
Kanga, yüz yüze iletişim ve eleştirilerin pek
hoş karşılanmadığı Afrika kültüründe, varoluşsal
bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmıştı. Sosyal medya-
nın özellikle kapalı, demokrasinin hâkim unsur
olmadığı toplumlarda yaygın olduğu
3
göz önünde
bulundurulduğunda, ikisi arasındaki benzerlik ve
insanın yeni iletişim araçlarına olan ihtiyacı orta-
ya çıkıyor. Aksi takdirde, “Benden nefret etsen de,
sana doğruyu söyleyeceğim.” cümlesine, hem bir
kanganın üzerinde, hem de bir Facebook iletisin-
de rastlanmasının başka bir açıklaması olamaz.
#sosyalmedyasosyallestirirmi
hashtag’i ile sosyal medyadaki
tartışmamıza katılabilir, görüşleri-
nizi bizimle paylaşabilirsiniz.
1
2
3
Bkz. Dipnot 2
©
Shutterstock/dolphfyn
©
Shutterstock/ Gil C
©
Shutterstock/ Gil C
perspektifeu