PERSPEKTİF
• SAYI 230 •
NISAN 2014
16
Gündem
İsviçre’de dinî cemaatleri ilgilendiren yasal
düzenleme, diğer bir deyişle “Devlet Kilise Hu-
kuku”, İsviçre’nin hukuk devleti ve demokratik
gerçekliğinde sağlam bir yere sahiptir ve ancak
ciddi bir zeminde ihtiyatlı hareket ederek geliş-
tirilebilir.
Devlet, kilise(ler) ve dinî cemaatler arasında-
ki ilişki tarihî gelişimin bir sonucudur; bu tarihî
gelişim ve ilişkinin mükemmel olmasa da dengeli
bir oluşum olduğu unutulmamalıdır. Bu yüzden
devlet, kilise ve dinler arasındaki ilişki tesadüfe
bırakılamaz; bilakis son derece sistemli bir şekil-
de düzenlenmelidir.
Günümüzde devletin, çoğulcu ve çok dinli bir
toplumun barışçıl şekilde bir arada yaşaması için
hukuki ve kurumsal çerçeveyi hazır hâle getirme-
si gerekmektedir. Çoğulcu toplum, uzun vadeli ve
kalıcı bir birlikte yaşama ortamına ihtiyaç duyar.
Bu birlikte yaşama ortamı oluşturulduğu takdirde
kiliseler ve dinî cemaatler toplum içerisinde kendi
üzerlerine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getir-
me imkânına kavuşurlar.
Din Hukukuna dair her türlü yapılandırmanın
temel dayanak noktası din özgürlüğüdür. Din öz-
gürlüğü, aynı zamanda özgürlükçü ve demokratik
bir devlet tasavvurunun da zeminidir. İsviçre hu-
kuk anlayışına göre modern devletin din ve dünya
görüşündeki tarafsızlığı, din özgürlüğünün temel
bir hak olarak kabul edilmesinden ileri gelir. Dev-
let yönetimi ve devlet mahkemelerinin uyduğu
genel merkezî yönetmelik de bu tarafsızlık pren-
sibi (Neutralitätsprinzip) etrafında şekillenir.
Seküler devletin, din konusunda herhangi bir
salahiyeti yoktur. Yani seküler devlet, insanla-
rın dinlerine, dünya görüşlerine ve ahlak itikat-
larına el atma yetkisine sahip değildir (negatif
tarafsızlık). Devlet, açık ve çoğulcu bir toplum
yapısının muhafaza edilmesi ve dinlerin kendi
sivil, toplumsal faaliyetlerini yerine getirebilme-
leri için düzenli ve sağlıklı bir atmosferin tesis
edilmesinden sorumludur (pozitif tarafsızlık).
Özgürlükçü, demokratik hukuk devletinin
kilise ve dinî cemaatlerin kendi iç işlerini ve fi-
nansman imkânlarını kendilerinin düzenle-
meleri için gereken hukuki ve yapısal düzen-
lemeleri yapması gerekmektedir. Kilise ve dinî
cemaatler ancak bu tarz bir düzenlemeylemanevi,
etikve sosyal çalışmalarını,çoğulcuve çokdinli bir
İslami cemaatlerin kamusal-hukuki anlamda
tanınması konusunda izaha ihtiyaç duyan bazı
alanlar vardır. Dinî cemaatlerin kamu tüzel
kişiliğine kavuşması anlamına gelen kamu-
sal-hukuki tanınma konusu İsviçre’de
Din Hukuku kapsamında değerlen-
dirilmekte, kavramlarla alakalı
hukuki düzenlemelere
dikkat edilmelidir.
İsviçre’de İslami Cemaatlerin
Tanınması
QUIRIN
WEBER
*
»