27
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
“Yeni medya” kavramının çok geniş bir kap-
sama alanı var. Yeni iletişim teknolojilerinin
tümünü bünyesinde barındıran yeni medya-
yı; “genel olarak var olan medyayı, etkileşimli
olarak, sayısal veriye dönüştürmeye yönlendi-
ren ve bilgisayar aracılığıyla üretim, dağıtım ve
paylaşım sağlayan ortamlar” şeklinde tanımla-
yabiliriz. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, yeni
medyanın ortaya çıkışıyla beraber geçmişte var
olan geleneksel medya biçimleri sayısal tekno-
lojiyle (0 ve 1) bütünleşik bir duruma geldi. Sa-
yısal teknolojinin 0 ve 1’lerle birlikte yaratmış
olduğu ortaklık yeni medyanın geniş kitlelere
ulaşılabilirliğini kolaylaştırdı.
Yeni medyanın bünyesinde yer alan sosyal
medya günümüzde çok revaçta olan bir kavram.
Facebook, Twitter, MySpace ve Linkedin gibi
sosyal paylaşım ağları toplumun geniş kesimi
için hayatın vazgeçilmez bir parçası durumun-
da. Bireyin toplum içerisindeki konumu, sta-
tüsü, mevkisi, sosyolojik, psikolojik ve
iktisadi yapısı da sosyal pay-
laşım ağlarına dahil olma
noktasında aktif rol oy-
nuyor.
Toplumsal
bir varlık olan
insan, çevre-
sinde olup bi-
tene duyarsız
ka l amazken,
fenomen duru-
muna
gelen
sosyal medya
gerek ulusal,
gerekse ulus-
lararası gün-
demi bir anda
değiştirebilecek
potansiyeliyle önemli bir boşlu-
ğu dolduruyor.
Sosyal medya çok komplike bir
yapıya sahip ve bu kapsamlı yapı
nedeniyle kavrama yönelik net bir
tanım yapmak mümkün değil. Teknik
bir bakış açısıyla sosyal medya “dünya
genelindeki bilgisayar ağlarını ve
kurumsal bilgisayar sistemlerini
birbirine bağlayan elektronik ile-
tişim ağı olarak tanımlanan internetin geliş-
mesiyle bireyleri farklı bireylerle sanal uzam-
da buluşturan web tabanlı hizmetler” şeklinde
tanımlanıyor. Daha kapsamlı bir tanımlamayla
sosyal medya; “bireylerin sınırları belli olmayan
bir sistem içerisinde açık ve yarı açık profil oluş-
turmalarına izin veren, farklı kişilerle bağlantı
paylaşımında bulunan kişilerin listesini göste-
ren web tabanlı hizmetler” olarak ifade ediliyor.
Bu tanımdan yola çıkarak sosyal paylaşım
ağları; iletişimin kelimelerle, görsellerle, ses
dosyalarıyla kurulduğu etkileşimli ortamlar.
Her yaştan her kullanıcıyı bünyesinde barındı-
ran sosyal paylaşım ağlarında bireyler birbir-
leriyle iletişim kuruyor; ses, görüntü, veri içe-
riklerini paylaşıyorlar. Kullanıcıların paylaşım
yapacağı hedef kitleyi belirleyecek yetkiye sahip
olmaları sosyal medyaya olan ilgiyi arttırıyor.
Fakat bu ağlar bireylere sadece sohbet ve payla-
şım imkânı sunmakla kalmıyor, bununla birlikte
kullanıcılar sosyal paylaşım ağları aracılığıyla
kişi ve kurumlar hakkında
bilgi sahibi olabiliyor,
arkadaş ilişkileri ku-
rabiliyor, yeni çıkan
ürün ve hizmetlerden
haberdar oluyorlar.
Sosyal paylaşım ağ-
larında gerçekleştirilen
bu iletişim; yeniden bi-
çimlendirilmeye baş-
layan kişilerarası
iletişimin
yeni
şekli. Dolayısıyla
sosyal paylaşım
ağları hem bireysel
hem de toplumsal
unsurlar taşıyor.
Facebook, Twitter,
Google+, MySpace gibi
sosyal paylaşım ağları
üzerine araştırma yapanların
bir kısmı sosyal paylaşım ağlarının
kişilerarası iletişimi bozduğunu ifa-
de etse de, diğer araştırmacılar sanal
dünyada kurulan arkadaşlık ilişkile-
rinin bireyleri gündelik yaşamda
olumlu bir şekilde etkilediği gö-