29
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
nin dünyayı algılama ve düşünme biçimlerinin
yanlış, buna karşın sadece bireysel düşüncele-
rin doğru olduğunu düşünme durumu Mora’ya
göre zihinsel benmerkezcilik olarak adlandırılır.
Böylelikle Mora’ya göre kişilere karşı ön yargı-
lar oluşmakta ve gündelik hayatta çok iyi ileti-
şim kurabilen bireyler sosyal paylaşım ağların-
da açık bir şekilde tartışabilmektedir.
Sosyal paylaşım ağlarının olumsuz etkile-
rinden bir diğeri de “teknolojik yalnızlık”tır.
Giderek gelişen internet teknolojisi ile birlikte
sosyal paylaşım ağları sürekli üye kazanır, an-
cak bu üyeler arkadaş çevrelerini genişlettikleri
sürece yalnızlaşırlar. Geçmişte kısa mesaj gön-
derimi ile başlayan, günümüzde ise Facebook
ya da Twitter’dan mesaj atılarak devam eden
teknolojik yalnızlaşma, çağdaş insanın sosyal
hayattan kopuşunu ifade eder. Sosyal ağlarda-
ki arkadaşlık sayısı arttıkça gündelik yaşamda
kurulan diyaloglar o denli azalır. Zira gelişmiş
teknoloji bireylerin kendi kendilerine yettikleri
düşüncesini benimsetir. Böylelikle toplumsal-
laşma güdüsü giderek zayıflar ve toplum içeri-
sinde yaşayan yalnız insan unsuru ortaya çıkar.
Çünkü bireyler kişilerle değil, bilgisayarlarla ya
da teknolojik araçlarla iletişim kurmaya başla-
mış, bu durum aktifleşirken pasifleşen insanla-
rın oluşmasına neden olmuştur.
GözetimToplumuna Doğru
Sosyal paylaşım ağlarının beraberinde getir-
diği bir diğer konu ise mahremiyet sorunudur.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi,
gözetim toplumu kavramının oluşmasına neden
oldu. Bireylerin kendileriyle ilgili her şeyi ak-
tardıkları sosyal paylaşım ağlarındaki güvenlik
açıkları, içeriklerin kimi zaman silinememesi ve
casus yazılımlı uygulamalar aracılığıyla bireysel
mahremiyet önemli ölçüde zedelenebilmekte-
dir. Hayatın her safhasının, yani mutluluk, hü-
zün, duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı ağlarda
bireysel mahremiyet zarar görmekte, bunun da
ötesinde özel bilgiler çalınabilmektedir.
Dünya genelinde sosyal medya ile daha içli
dışlı olan gençleri bekleyen en büyük tehlike ise
sanal arkadaşlıklardır. Facebook ve Twitter üze-
rinden karşılıklı sohbet ve mesajlaşma esnasın-
da farklı kişilerle tanışmak mümkündür. Ancak
sosyal paylaşım ağlarında kimliği bilinmeyen
kimselere kişisel bilgileri aktarmak büyük so-
runlar yaratabilir. Kendilerini farklı kimliklerle
tanıtan kişiler, irtibat kurdukları kullanıcıların
kişisel bilgilerine farklı amaç ve niyetlerle ula-
şabilirler. Bu noktada gerçek kimliklerini sak-
layarak insanlarla irtibata geçen bu kişilerin
iyi niyetli olmadığı açık bir şekilde ortadadır.
Kimliği bilinmeyen kişi bir uyuşturucu taciri,
hırsız ya da şantajcı olabilmektedir. Bu kişiler
tarafından gönderilen iltifat ve övgü içerikli me-
sajlara dikkat edilmeli, linkler tıklanmamalıdır.
Zira linkler tıklandığı an casus yazılımlar yükle-
nebilmekte ve kişisel bilgiler karşı tarafın eline
geçebilmektedir. Bu anlamda sadece gençlerin
değil her yaştan her kesimin özellikle internet
ortamında tanımadığı kişilerle konuşurken çok
dikkatli olması gerekmektedir.
Sosyal paylaşım ağları etkileşim seviyesinin
en üst düzeyde olduğu iletişim ortamlarıdır.
Bireyler istedikleri içerik, görüş ve yorumları
paylaşarak birbirleriyle fikir alışverişi gerçek-
leştirirler. Mobil iletişim araçlarıyla birlikte sos-
yal medya kullanımı hızlı bir ivme kazanmış;
zaman ve mekân sınırlarını ortadan kaldıran
sosyal paylaşım ağları bireylere sunduğu hiz-
met ve uygulamalarla dünyanın hemen hemen
her ülkesinde cazip bir noktaya gelmiştir. Fakat
özellikle çocukları ve gençleri bekleyen mahre-
miyet ve kimlik problemleri tehlikeler arasında-
dır. Bu nedenle sosyal medya bilincinin gençlere
ve öncelikli olarak ebeveynlere kazandırılması
gerekmektedir.
Geçmişte kısa mesaj gönderimi ile
başlayan, günümüzde ise Facebook
ya da Twitter’dan mesaj atılarak
devam eden teknolojik yalnızlaşma,
çağdaş insanın sosyal hayattan
kopuşunu ifade eder.