21
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
Alman resmî makamlarını ırkçılık ve hoşgörü-
süzlüğü gidermek adına atılan adımlar sebebiyle
takdir ediyoruz: Örneğin Ulusal UyumEylemPla-
nı, göçmen çocuklarına eğitim alanında yardımcı
olabilmek için alınan önlemler, federal düzeyde
Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu tarafından yürü-
tülen kampanyalar ve anonimleştirilen iş baş-
vuruları gibi gelişmeler var. Birçok eyalet kendi
ırkçılıkla mücadele bürolarını kuruyorlar ve fede-
ral merciler ırkçılıkla mücadele konusunda ulus-
lararası yükümlülüklerin yerine getirilmesi için
interneti daha efektif kullanıyor.
Irkçılık ve hoşgörüsüzlüğün zemin bulmadığı
toplumların temel özellikleri nelerdir sizce?
Aslında çok ümit verici gelişmeler var. Araş-
tırmamıza göre Almanya’da halkın yüzde 50’si
entegrasyon tartışmasının çok olumsuz oldu-
ğunu düşünüyor. Yüzde 70’i farklılık, hoşgörü
ve göçmen kökenine sahip olan bir insana saygı
duyma gibi konuların okullarda daha detaylı bir
şekilde işlenmesi gerektiğini düşünüyor. Diğer
yandan ise aşırı gruplara ülkenin bazı kesimle-
rinde ciddi bir destek söz konusu. Bunun ötesin-
de nefret suçları endişelere sebep oluyor. Nefret
suçlarının rapor edilmediği yönünde göstergeler
de var.
Irkçılığı hukuki düzenlemelerle önlemek müm-
kün müdür?
Hukuk, ırkçılıkla mücadele konusunda tek
araç değildir, ama çok önemli bir araçtır. Suç ya-
sası çok önemli bir mesaj verir insanlara. Bu ne-
denle ECRI, hukuki kararlarda, eğer suç, ırkçı mo-
tiflerle işlenmişse daha ciddi cezaların verilmesi
konusunda önerilerde bulunuyor. Yani hukukun
daha etkin bir şekilde uygulanması gerekiyor.
Mağdurların olayları polise ya da –olaylar
okulda olduğu takdirde- okuldaki ilgili mercilere
bildirme konusunda teşvik edilmesi gerekiyor. Bu
alanlardaki bilgilendirmeler, mağdurların kendi-
lerini daha rahat hissetmelerini sağlıyor. Bu ne-
denle ECRI, polisin nefret suçlarıyla nasıl ilgilen-
diği konusundaki raporlamanın geliştirilmesini
ya da öğretmenlerin farklılık konularında özel
eğitimler almalarını öneriyor.
En önemlisi, Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu,
Almanya’daki ırkçılık mağduru insanların hakla-
rını korumak için mümkün olan en sert biçimde
çalışmalarına devam etmeli, buna alternatif ola-
rak eyaletler de kendi ayrımcılıkla mücadele bü-
rolarını kurmalı.
Günlük hayatta karşılaşılan ırkçılık için gerçek-
ten bir çözüm var mı sizce?
Günlük hayattan ırkçılığı söküp atmanın zor-
luğu konusunda kimsenin şüphesi yok. Yine de
bununla mücadele etmeye değer. Bu mücadele
için eğitim, bilinçlendirme kampanyaları, spor
alanında aksiyonların hayata geçirilmesi, inter-
nette ırkçılıkla mücadele edilmesi, bu konuda
çalışmalar yapan siyasi partilerin desteklenerek
öncü insanların rol model olarak gösterilmesi
gibi önlemlere dikkat çekilmeli.
Yayımlanan rapor sonrasında olumlu gelişme-
lerin olacağını düşünüyor musunuz?
Almanya’da ırkçılıkla mücadele anlamında
bir gelişme söz konusu. Bu mücadeleyi başarıya
ulaştıracak olanlar ulusal mercilerdir. Elbette bu
merciler uluslararası kurumlardan tavsiye alı-
yorlar, bu kurumlara ECRI de dahil. ECRI, Avrupa
Konseyinden, bağımsız araştırmacılardan oluşan,
ciddi meselelerin ele alındığı raporları hazırlayan
ve önemli organlarla irtibat kuran bir kurum. Bu
anlamda biz ülkelerin tavsiyemizi dinlediklerini
düşünüyor, raporlarımızı dikkate almalarını arzu
ediyoruz.
©
Flickr.com/Richard Hebstreit (rhebs.de)