37
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
*İnternetin devlet ve toplumlara problemleri çözme yolunda
nasıl imkânlar sunduğuna dair araştırmalar yapan Howard,
e-demokrasi ve sosyal medya aracılığıyla katılım gibi konularda
uzmandır.
suz olacabileceğini göz önüne alırsak, günümüzde
meclis ve başbakanlar 21. yüzyılda kamu yöneti-
minin ne kadar zorlaşacağını göz ardı ediyorlar.
Hâlihazırda yüz milyonlarca insan müzikten spo-
ra ve politikaya kadar birbiriyle her konuda konu-
şuyor. Hükûmetlerin bu iletişim ağına nasıl tepki
vermesi gerektiği de her ülkede tartışma konusu
olmuştur.
Otokratik hükûmetler, egemenliklerine karşı
gelen güçleri bastırmak amacıyla sosyal medyayı
engelleme, filtreleme ve gözetleme yolunu seçe-
bilirler. Yolsuzluk, dolandırıcılık ve insan hakları
ihlalleri gelişmiş iletişim ağı nedeniyle daha ko-
lay tespit edilebilir; fakat hükûmetler de gelişmiş
denetleme mekanizmaları sayesinde, dış dünyaya
yapılan yolsuzluk veya insan hakları ihlallerini ak-
tarmak isteyen aktivist ve gazetecileri daha kolay
bulup cezalandırabilecektir.
Buna karşılık demokratik hükûmetler, anaya-
sal kısıtlamalar nedeniyle interneti ya da sosyal
medyayı engellemeyeceklerdir. Bunun yerine,
ifade özgürlüğünü sağlamak, insan haklarını ko-
rumak ve halklarının mahremiyetini ve güvenliği-
ni muhafaza etmek için kreatif teşvik ve cezaları
içeren esnek yasal düzenlemeler yapmak zorunda
kalacaklar. Bu yaklaşımın sonucunda hükûmetler,
doğal afetlerde önceden uyarı ve önlemlerden yol-
suzluk karşıtı önlemlere kadar, insanlarla ortak
amaç doğrultusunda çalışma imkânı bulacaklar.
Hükûmet yetkilileri veya halk acil durumda
birbirlerini uyarabilir ve böylece halk, acil durum-
larda yardımcı bir kaynak görevi görür. Bu karşı-
şıklı iletişim en uygun senaryolarda hükûmetler
ve sivil toplum arasında, kriz çıkmadan aylar veya
yıllar öncesine kadar kurulan karşılıklı saygı ve
güven ortamı oluşturur.
Bunu başarabilmek için devlet yetkililerinin
bilgi akışındaki değişikliği fark etmeleri ve 20. yüz-
yılın, bir kaynaktan birçok kullanıcıya sıkı kontrol
edilen yayın modelinden, 21. yüzyılı tanımlayan,
çok kullanıcıdan çok kullanıcıya yayın modeline
geçişine göre düşüncelerini baştan aşağıya yeni-
lemeleri gerekir.
Bu tür çevrelerde yalanlar sosyal medya aracı-
lığıyla yangın gibi yayılabilir ve bu durum bağım-
sız medya kuruluşlarının doğruluğu belli olmayan
onlarca kaynak arasında doğru olanı bulmak için
büyük çaba göstermelerine yol açabilir. Devlet
yetkilileri sosyal medya aracılığıyla doğrudan halk
ile iletişim kurabilseler bile, gazeteciler bu plat-
formda kendi ağlarını kurarak hükûmetleri hesap
sorulabilir konumda tutmakta önemli rol oynar-
lar. Demokrasilerde hükûmetlerin meşruluklarını
koruyabilmek için iletişim kanallarını açık tutarak
yetkilileri, dökümanları ve verileri ulaşılabilir hâle
getirmeleri gerekmektedir.
Sosyal medyaya halk katılımı sonucunda vergi
gelirleri ve seçmen sayısı artışı gibi gözle görüle-
bilir bir geri dönüş yaşanabilir. Yeni politik nüfuz
ve otorite kanalları sosyal medyadaki insanları bir
araya getirip sosyal medya dışında gerçek yaşam-
da da toplanıp birçok konuda ortak hareket etme-
lerini sağlayacaktır. Siyaset ve ticareti etkilemek
için mobil cihazlarda kaydedilip paylaşılan gö-
rüntü ve videoların gücü büyümeye devam edecek
ve en muhafazakâr kuruluşları bile bu teknolojiye
uyum sağlamaya zorlayacaktır.
Bu değişikliklerin hiçbiri hemen olmayacağı
gibi, olup olmayacağı kesin de değildir. Geçtiğimiz
yıllar göstermiştir ki teknolojik değişimler coğraf-
yalar arasında eşit olmayan bir şekilde dağılıyor
ve farklı kültürlerce farklı şekilde kabul görüyor.
Son yıllarda iletişim teknolojileri, reklam kam-
panyaları ya da ticaret gibi alanlarda kullanılırken,
bu platformlar yasama, yürütme, yargı gibi devlet
mekanizmaları için tasarlanmamıştır.
Önümüzdeki yıllarda, sivil toplum kuruluşları
tarafından ülkeleri internete bağlayan daha çok
dijital kamusal alan kurulduğunda bu durum de-
ğişebilir, fakat yine de bu değişime kesin gözüyle
bakmamak gerekir. Dijital gözetim ile alakalı en-
dişeler, ülkeler ve insanlar arasında filtreler oluş-
turarak ve dünyanın dört bir yerine bilgi akışını
engelleyerek “ağlar arasında ağlar” kurulmasına
yol açabilir. Sosyal medya platformları sansür ve
gözetim mekanizmalarına sahip olabilirler ve
hükûmetin müsamahası dahilinde demokrasinin
temel unsurları olan ifade ve basın özgürlüğüne
imkân tanımak yerine bu özgürlükleri kısıtlaya-
bilirler. Devlet ve toplumların bundan sonra daha
özgürlükçü mü yoksa daha içine kapanık mı ola-
cağı kendi seçimlerine kalmıştır; sonu hayır mı
şer mi olur bilinmez ama “erişebilirlik cini” artık
lambadan çıkmıştır.
Tom Standage: Viktorya
Döneminin İnterneti: Telgrafın
Dikkat Çekici Hikâyesi ve 19.
Yüzyılın Online Öncüsü
(The Victorian Internet: The Re-
markable Story of the Telegraph
and the Nineteenth Century’s
On-line Pioneers 1998)