19
ŞUBAT 2014 • SAYI 228 •
PERSPEKTİF
gayrimeşru yapılanma oluyor ve siz bundan
haberdar ediliyorsunuz. Ama size bu konu bil-
dirilmiş olmasına rağmen siz bunun üzerine
gitmeyerek işbirliği yapıyor ve siyaseti bu gay-
rimeşru yapılanma üzerinden şekillendirmeye
çalışıyorsunuz. Fakat gördük ki mahkemede
BÇG bir suç yapılanması gibi kabul edilmedi. Siz
BÇG’yi bir suç yapı-
lanması olarak kabul
etmezseniz, ortada
bir darbe de, cunta
da olmaz; nihaye-
tinde mahkemede
yine 28 Şubat ahlak-
sızlığı meşrulaştırıl-
mış olur. Bugün iti-
bariyle mahkemenin
gidişatı maalesef 28
Şubat’ın meşru mü-
dahale gibi algılan-
masına dönük bir
çalışmaya dönüştü.
Tabii ki şu an yargı-
lamalar sona erme-
di, tamamıyla umut-
suzluk ifade eden bir
şey söylemek ace-
lecilik olabilir. Ama
mahkemenin gidişa-
tı hiç doğru değil.
28 Şubat davasında sadece sanık savunmaları-
nın alınması, mağdurların dinlenilmemesi hakkın-
da ne düşünüyorsunuz?
Dediğim gibi davanın asıl mağduru hükümet.
Başörtüsünden dolayı okula gidemeyen, İmam
Hatip’e gittiği için kat sayı engeliyle karşılaşan
insanlar bu darbenin tali mağdurları. Darbenin
asıl mağduru olan, halk oyuyla seçilmiş ve mec-
listen güven oyu almış meşru bir hükümet, gay-
rimeşru yollarla düşürüldü, istifaya zorlandı.
Tali mağdurlar elbette dinlenilmeli, ama asli
mağdur, rahmetli Necmettin Erbakan ve koalis-
yon ortakları. Bu nedenle davayı bir darbe dava-
sı olarak kurgulamak lazım.
Özellikle siyasal ik-
tidar için, “O zamanın
mazlumları, bugünün
zalimleri oldular.”eleş-
tirisi dile getirilebili-
yor. O zamanlar hak-
ları gasbedilenler, şu
andaTürkiye’de toplu-
mun diğer kesimlerin-
de haksızlığa maruz
kalan insanların ya-
nında yer alıyorlar mı?
Siyasal iktidarlar
yaptıklarının takdir
edilmesini isterler;
fakat eleştiriyi de
göze almalıdırlar. Bu
bağlamda evet, hak-
lar konusunda hâlâ
atılması
gereken
adımlar var. Bu bir
eleştiriyse elbette bu eleştiriyi yetki sahipleri-
ne yönlendireceğiz. Örneğin gündemimizin bir
parçası olan başörtüsü, sadece üç meslek grubu
dışında serbest hâle getirildi. Ordu, polis ve yar-
gıda hâlâ bir serbestlik söz konusu değil; bu bir
nakısa. Kürt meselesinde birçok konu var, fakat
temel haklar içinde yer aldığı için anadil konusu
var. İlk bakışta halledilmeyen meseleler arasın-
da bunlar yer alıyor.
19 Kasım:
RP’nin kapatılması
davasına başlandı.
21 Nisan:
İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Başkanı R. Tayyip Erdo-
ğan, Diyarbakır DGM tarafından şiir
okuduğu için 10 ay hapis cezasına
çarptırıldı.
9 Haziran:
İÜ Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksek Okulu’nda sınava gi-
ren başörtülü öğrenciler, çevik kuvvet
ekiplerince zorla dışarı çıkarıldılar.
10 Haziran:
İÜ Fen Fakültesi’nden
11 başörtülü öğrenci mezuniyetlerine
bir hafta kala okuldan atıldı.
11 Haziran:
İÜ Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi’nin değişik alanlarında
eğitim gören öğrenciler sınavlara
alınmadı.
22 Haziran:
Başörtüsü mağdurları
tarafından İstanbul’dan Ankara’ya
“Özgürlük Yürüyüşü” yapıldı.
24 Haziran:
100 bin öğretmen
açığı olan MEB, 3 bin 500 öğretmeni
başörtülü oldukları için görevden aldı.
ederse ve irtica tehlikesi sürerse
Atatürk ne yaptıysa onu yaparız.”
7 Ekim:
İstanbul Üniversitesi’nde
(İÜ) başörtülü öğrencilerin kayıtları
yapılmadı.
10 Ekim:
Meral Akşener: “Ge-
nelkurmay, kanunlara aykırı olarak
bir casusluk masası kurmuştur.
Genelkurmay 65 milyon insanı
fişliyor. Valiyi, kaymakamı, öğretmeni,
doktoru fişliyor. Asıl insanları bölen
bunlar.”
>
2 Ağustos:
Cami yapımını kısıtla-
yan yasa yürürlüğe girdi.
11 Ekim:
Yurdun dört bir yanında
başörtüsü yasağına karşı “Özgürlük
İçin El Ele” eylemi gerçekleştirildi.
Yüz binlerce insanın el ele verdiği ey-
leme, birçok yerde polis müdahalesi
oldu ve 600’den fazla kişi gözaltına
alındı.