Şubat 2014 - page 9

9
ŞUBAT 2014 • SAYI 228 •
PERSPEKTİF
hâlâ tabulara bağlı olduğu gerçeğini ortaya
koymaktadır. Buna en açık kanıt, sağ partilerin
“Fransa’nın sonunu getirecek ve radikalleşmeyi
besleyecek” ifadeleriyle değerlendirdikleri rapo-
ra dair ortaya atılan iddialardır. Bu iddialara göre
rapor, “haklar ve zorunluluklara dayalı cumhuri-
yetçi uyum modeline aykırıdır.” Ana muhalefet
partisi olan Halk Hareket Birliği (Union pour un
Mouvement Populaire-UMP) lideri Jean-Franço-
is Copé’ye göre de bu rapor oldukça sakıncalıdır;
zira Copé’ye göre yapılmak istenen ülkenin kültür
ve değerlerinin “başkalarının” kültür ve değerle-
rine kurban edilmesidir. Bu tür söylemlerin aşı-
rı sağcı parti Ulusal Cephe (Front National)’nin
öne sürdüğü argümanlarla benzerlik göstermesi
de ayrıca düşündürücüdür. Ulusal Cephe Başka-
nı Marine Le Pen basın açıklamasıyla duyurdu-
ğu görüşlerinde bu teşebbüsün çok tehlikeli bir
provakasyon olduğunu ve raporun cumhuriyetçi
modeli tamamen terketmeyi, bölünmüş ve aşırı
gruplaşmış (ultra-communautarisée) bir toplum
yaratmayı ve büyük ölçekli göç politikalarına
karşı çıkan Fransız halkına savaş açmayı hedef-
lediğini belirtmiştir.
“Cumhuriyeti yıkma, laikliği tehdit olarak
algılama, cumhuriyet kanunları ve değerlerine
savaş açma” çevresinde odaklanan eleştiriler,
anayasanın garanti altına aldığı temel hak ve öz-
gürlüklerin Fransa Cumhuriyeti’ne, laik düzene
karşı nasıl tehdit unsurları olarak algılandıklarını
ortaya koymaktadır.Her ne kadar hükümet üyele-
ri arasında da rahatsızlık yaratan rapor hakkında
Cumhurbaşkanı Hollande ve İçişleri Bakanı Ma-
nuel Valls’ın, “Bu rapor hükümetimizi bağla-
maz.” çıkışlarıyla tansiyon düşmüş gibi görünse
de, asıl hararetli tartışmaların ocak ayındaki Ba-
kanlar Kurulu sonrasında yaşanması bekleniyor.
Bugün gelinen noktada Fransız halkının bir
kısmını hâlâ göçmen, yabancı olarak görüp tar-
tışmaları uyum politikası üzerinden yürütmek
ne kadar yanlışsa, felsefi laikliğe vurgu yaparak
bu toplumun kültürel ve dinî aidiyetlerini sert
bir dille reddetmek ve dışlamak da bir o kadar
isabetsiz bir tutumdur. Bugün Fransa’da laiklik
öne sürülerek özel alan-kamusal alan ayrımı
yapılmaktadır. Buna göre bütün farklılıklar özel
alanla sınırlandırılıp, kamusal alanda hiçbir dinî
veya kültürel aidiyeti ifade etme söz konusu edil-
memektedir. Din ve vicdan özgürlüğüne yapılan
her türlü atfı Fransız cumhuriyeti ve laikliğine
tehdit olarak değerlendirmek siyasi laikliğin ta-
rafsızlık ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Bu nedenle bakanlığa sunulan raporun dam-
galayıcı, dışlayıcı ortamı besleyen göç, uyum gibi
kavramların kullanımı yerine konuyu birlikte ya-
şama felsefesi üzerinden ele alması son derece
umut vericidir. Birlikte yaşamın olmazsa olmaz
şartı olan “biz” ruhunu ortaya çıkarmanın en
kestirme yolu, “biz ve onlar” ayrışmasına imkân
sağlayan, belli bir kesimi veya coğrafi bölgeyi
hedef alan, banliyöler ve hassas semtlere işaret
eden eskimiş kavramları bırakmaktır.
*Din Sosyolojisi Uzmanı
1,2,3,4,5,6,7,8 10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,...60
Powered by FlippingBook