PERSPEKTİF
• SAYI 228 •
ŞUBAT 2014
40
İslam’ın Hollanda Adalet ve Güvenlik
Bakanlığı tarafından hapishane hiz-
metlerinde tanınmasıyla İmamlardan
SorumluMüdür Yardımcılığı görevine
atanan Bağcı ile Hollanda’nın örnek
sistemini konuştuk.
S
özlerine, “Hollanda’daki sistem tak-
dir edilecek bir sistem.” diyerek baş-
lıyor Sefa Bağcı. Hollanda hapishane-
lerinde din adamları asırlardır görev
yapıyorlar. Önceleri sadece Protestan
ve Katolik inancına göre yürütülen bu hizmetlerin
içeriğini dinî cemaatler belirliyor. Bağcı bu durum
için şu yorumda bulunuyor: “Din ve devlet işleri-
nin ayrı olması hasebiyle devlet bu konuya nasıl
müdahil olabileceğini şöyle çözüme bağlamıştır:
Müslüman mahkûmlara yönelik manevi rehber-
lik hizmetlerinin maddi imkânı devlet tarafından
sağlanır, fakat içerikle ilgili konular bir atama or-
ganına bırakılır.” Müslüman mahkûmlara yöne-
lik hizmetlerin içeriğinden sorumlu olan kurum,
Hollanda İslam Konseyi (CMO).
İslami manevi rehberlik hizmetleri ülkede
90’lı yıllarda başlamış. Önceleri bu hizmetle-
ri verenler için belli bir bütçe ayrılmış; ancak
kurumsallaşma sürecinin 2008’de tamamlan-
Hollanda’nın
Örnek Sistemi:
Hapishane
İmamları
Dosya
masıyla hapishane imamları memur statüsüne
geçmiş. “Şu anda bu hizmetler, Hollanda Adalet
ve Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Cezaevleri
Müdürlüğü’ne bağlı Manevi Rehberlik Hizmet-
leri Müdürlüğü adı altında verilmektedir.” diyen
Bağcı, Hollanda’da hapishaneleri düzenleyen ka-
nuna vurgu yapıyor: “Her mahkûm kendi dinini
yaşamakta hürdür.”
Hristiyanlar, Budistler, Hindular gibi 7 fark-
lı dinî akımın yer aldığı Manevi Rehberlik
Hizmetleri’nde her akım için bir baş sorumlu
(hoofd) tayin edilmiş. Bağcı şu anda 50 kadar
Müslüman din görevlisinin Hollanda hapishane-
lerinde görev yaptığını ifade ediyor. Bu görev için
aranan şartlar ise İslam İlahiyatı alanında yüksek
lisans yapmış olmak, Hollandaca ve Arapça dil-
lerini bilmek ve CMO tarafından atanmış olmak.
Bağcı insanların hapse girince yaşantılarıyla
ilgili birçok soruyla baş başa kalıklarını belirtiyor:
“Biz mahkûmlarla, ‘Neden bunlar benim başıma
geldi?’ gibi soruların cevabını birlikte bulmaya
çalışır, talep edenlerle bireysel görüşme yaparız.
Bu görüşmelerde gizlilik esastır. Her hafta mut-
laka toplu sohbetlerimiz olur ve cuma namazı
kılınır. Ramazan ayında oruçluların iftarda sıcak
yemek ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli
çalışmalar yapılır ve hurma dağıtılır. Bayramlar-
da namaz kılınır ve bayram programları yapılır.”
Mahkûmların zor ve üzüntülü anlarında din
görevlilerinin desteğine müracaat ettiklerini be-
lirten Bağcı’nın biriktirdiği birçok anı var: “İn-
sanların belki en duygusal anlarında yanlarında
olup destek vermeye çalışıyorsunuz. Yıllar sonra
bir annenin oğlunu görmesi, çocukların babaları-
nı ziyarete gelmeleri... Çok güçlü ve maço görü-
nümlü şahısların gözlerinden yaşlar akıtmaları...
Hayatında belki hiç camiye gitmemiş insanların
namaz kılıp sohbetleri pür dikkat dinlemeleri...”
Müslümanların kurumsallaşarak bu toplum
içinde yer almalarının da önemli olduğunu belir-
ten Bağcı, “Umarım Almanya’da da bu bağlamda
önemli adımlar atılır.” diyor.