Şubat 2014 - page 47

47
ŞUBAT 2014 • SAYI 228 •
PERSPEKTİF
“Mahkûmların bazı konularda özel olarak bilgi-
lendirilmeye ihtiyaçları var. Örneğin yıllarca ha-
pis yatacak olanlar bir dayanak ararlar; bu ne-
denle sabır konusunu işliyor, Hz. Yusuf (a.s.) ve
Hz. Eyyub (a.s.)’un kıssalarını onlarla paylaşıyo-
ruz. İşledikleri suçların sonunda onları tövbe et-
meye yönlendiriyoruz, bu nedenle Allah’ın affe-
dici oluşu sıkça gündeme geliyor. Mahkûmların
cezaevinde geniş vakitleri var, bu nedenle onları
daha çok ibadete, Kur’an’ı okuma ve anlamaya
yönlendiriyoruz. Onlar için İslami kitaplar te-
min ediyoruz. Müslüman mahkûmlara hücre
komşuları ile iyi ilişkilerde bulunmalarını tavsi-
ye ediyor, onlara komşuluk hakkı hakkında ha-
tırlatmalar yapıyoruz.”
Demir, Müslüman mahkûmların en temel so-
rununun helal yemekler sunulmaması olduğunu
belirtiyor. Bu nedenle mahkûmların birçoğunun
vejeteryan menülere yöneldiğini belirten Demir
sürdürülen görüşmelerden umutlu: “Bu sorunla
ilgili çalışmalarımız devam etmekte. Yakında bir
çözüme kavuşturacağımızı ümit ediyoruz.”
Viyana’daki Josefstadt Cezaevi’nde 2002
yılından beri Müslüman mahkûmlar için ufak
bir mescid var, fakat Müslüman mahkûmların
Cuma namazlarına katılımı güvenlik sebebiyle
35 kişiyle sınırlanıyor. Cuma namazı yoğunlu-
ğunun haricinde Müslüman mahkûmlar manevi
rehberlerle sıkça görüşmek imkânına sahip de-
ğiller. Gün boyu hapishanelerde hizmet veren
Katolik din görevlileri göz önüne alındığında
Müslüman mahkûmların din görevlilerine ula-
şımı da istenilen sıklıkta değil: “Benim mesle-
ğim din dersi öğretmenliği olduğu için sadece
müsait olduğum vakitlerde hapishaneye gidebi-
liyorum, bu da günde birkaç saat olabiliyor.”
Hapishanelerde oruç tutan Müslüman
mahkûmlar için ramazan aylarında yemek saat-
lerine dikkat ediliyor. Mahkûmlar hücrelerinde
namaz kılabiliyorlar; Kur’an ve dinî kitap gibi
ihtiyaçları ise cami ve derneklerden rehberler
tarafından temin ediliyor.
Demir,mahkûmlarınMüslüman olsun ya da ol-
masın cezaevine girme sebeplerinin ortak olduğu-
nu söylüyor: “Ailevi sorunlar, işsizlik, sosyal prob-
lemler, sabırsızlık... Ailesinden sevgi görmeyen, bu
sevgiyi dışarıda arayan gençler kötü çevrelere, kötü
alışkanlıklara bulaşabiliyorlar. Bu nedenle ailelerin
çocuklarına yeterince vakit ayırmaları gerekiyor.”
Demir’i en çok mahkûmların, onu gördük-
lerinde yüzlerinde beliren sevinç ifadesi mutlu
ediyor. Ona göre Müslüman mahkûmlarla ilgi-
lenmek yeni tecrübelerle de tanışmak demek:
“Hapishaneden önce İslami bir yaşam tarzı ol-
mayan gençlerin, hapishanede bizim sayemizde
İslam’a ilgilerinin artması ve Kur’an öğrenmek
istemeleri beni çok etkiliyor. Allah’tan ümidini
kesen, ‘Allah beni asla affetmeyecek, yaşama-
mın anlamı kalmadı.’ düşüncesinde olan bir
gencin yaptığımız görüşmenin ardından fikrinin
değiştiğini görmek mutluluk verici.”
Avusturya’da Müslüman mahkûmlara hiz-
met vermek isteyenlerin din pedagojisi ya da ila-
hiyat eğitimi almış olmaları gerekiyor. Yapılan
başvurular IGGiÖ tarafından değerlendirilirken,
kişilerin sabıka kayıtları ve özgeçmişleri devlet
tarafından araştırılıyor. Bu anlamda yapılacak
çalışmaların gerekliliğini Demir şu sözlerle ifa-
de ediyor: “Mahkûmların morale ihtiyaçları var.
Biz hiçbir şey anlatmasak, içeriye girdiğimizde
bir selam versek, tebessüm etsek bile yalnızlık-
ları gideriliyor. Bu sayede mutlu oluyorlar.”
1...,37,38,39,40,41,42,43,44,45,46 48,49,50,51,52,53,54,55,56,57,...60
Powered by FlippingBook