43
ŞUBAT 2014 • SAYI 228 •
PERSPEKTİF
ailelerden geliyor: “Tutukluların çoğu maddi
yönden kısıtlı imkânlar içinde büyümüş, bu da
eğitim eksikliğine yol açmış. Bizim karşılaştığı-
mız insanlar genelde bu profilden insanlar.”
Talibi’ye göre rehberlik hizmetlerindeki te-
mel motivasyon, mahkûmları düşünmeye yön-
lendirmek: “Biz temel olarak mahkûmlara ma-
nevi konularda bilgiler veririz. Namaz, oruç,
sadaka gibi konuların yanında kişinin kendisine
ve başkalarına saygılı davranması, sıla-i rahim
gibi konuları işleriz. Amacımız mahkûmların
düşünmesini teşvik etmektir.”
Manevi rehberler mahkûmlara bayramlarda
ailelerinin yemek göndermelerini organize edi-
yor, ramazanlarda ise tek kişilik yiyecek paketleri
hazırlıyorlar. Ramazan bayramlarında pasta, kur-
ban bayramlarında özel porsiyonlarda pişmiş et
ve ev yapımı ekmek sunuyorlar. Talibi bütün bu
hizmetlerin bağışlarla yapıldığına dikkat çeki-
yor: “Bunlar toplum ile sürekli irtibatta
olmayı gerektiriyor; çünkü devlet
bu meseleye karışmıyor. Manevi
rehberlik gerek gönüllülerin
hizmet sunması, gerekse
bağış toplanması açısın-
dan tamamı ile Müs-
lümanların desteğine
bağlı. Kur’an, tesbih,
takke, seccade gibi
ihtiyaçlar da yine
Müslümanların ba-
ğışları ile karşıla-
nıyor.”
Fransa’da ki-
liseler tarafından
desteklenen hapis-
hane papazlarının
sayısı oldukça fazla,
buna karşın hapis-
hane imamlarının sa-
yısı oldukça az. Talibi,
“Göreve
başladığımda
Fransa’da sadece 45 mane-
vi rehber vardı, bugün ise 165
rehber var.” diyor. Rehberlerin yol
masrafları karşılanıyor, fakat yapılan
ödemeler sosyal sigorta, emeklilik ya da
yaşlılık sigortası gibi hakları kapsamıyor.
Talibi’ye
Fransa’daki
Müslüman
mahkûmların beklentilerini sorduğumuzda ilk
ve en önemli beklentinin helal yemek imkânı
olduğunu, ardından ise mahkûmların manevi
rehberlere ihtiyaç duyduklarını belirtiyor: “Şu
an sayımız özellikle cuma namazları için yeterli
değil. Örneğin bir rehberin sunduğu sohbet gru-
buna 120 kişi kaydoluyor, fakat güvenlik norm-
ları bu rakamı 30’la sınırlandırıyor. Bu sebeple
her seferinde bekleme listesi oluşuyor.”
Yine kimlerin manevi rehberlik yapabile-
ceğini sorduğumuzda şu cevabı veriyor Talibi:
“Manevi rehberlik hizmeti sunabilmek için dinî
bilginin olması şart. Kendi elinde bir birikim ol-
mayan kişi başkalarına ne verebilir? Bunun ya-
nında toplumun her ferdi ile yaşayabilmek için
açık görüşlü olmak, kuvvetli bir psikolojiye sahip
olmak ve Fransızca’yı iyi bilmek gerekiyor.”
Talibi, manevi rehberlik hizmetlerinin dol-
durduğu boşluğu şu şekilde özetliyor: “Sıkıntı
içerisinde olan birinin destek ve güvene ihti-
yacı vardır. Mahkûmlar bir suç işlemiş ve top-
lum onları cezalandırmıştır. Bu süreç onların
kendilerine olan saygılarını azaltmıştır. Biz
rehberler onlarla hangi suçları işlediklerinden
habersiz olarak sohbet ediyoruz. Hapishane-
deki sağlık ve sosyal görevlilerin aksine onları
tanımaya çalışmıyoruz, dosyalarını okumu-
yoruz. Mahkûmların kendilerini tekrar ‘güzel’
olarak gösterebildikleri tek insanlar bizleriz.
Herkes diğerlerinin gözünde güzel olmak ister.
Eğer bir gün, kimsenin gözüne güzel görün-
müyorsanız, bu sizin için yıkım demektir. Re-
şit olmayanları örnek verelim: Bu mahkûmlar
genellikle hırsızlık suçundan yakalanırlar. Fa-
kat onlarla sohbet ettiğimizde, onlara Allah’ın
sahip olunmasını arzu ettiği güzel değerler-
den bahsettiğimizde genç bize, ‘Hırsızlık kötü
birşey değil mi?!’ diyecektir. Biz de samimi
bir şekilde bu fikri onaylar ve ‘Evet, haklısın.’
deriz. Fakat bir gardiyan ya da eğitmenin ce-
vabı, ‘Bunu diyen sen misin?’ olabilir. Şimdi
kafalarımızdaki sabit resimleri bir kenara bı-
rakıp şunu hatırlayalım: Suçu işleyenle suçun
kendisi bir değildir. Suç sonsuza dek yargıla-
nır; fakat suçu işleyenler içine düştükleri du-
rumdan kurtulabilirler. Manevi rehberler bu
imkânı sunmak için vardırlar.”