PERSPEKTİF
• SAYI 228 •
ŞUBAT 2014
30
insanların normalden çok daha sıklıkla tutuk-
lanmalarının nedenleri, hiçbir şekilde onların
diğerlerinden daha fazla suç işlemelerinden
ileri gelmiyor. Aksine göçmenlerin sıkça tutuk-
lanmalarının ardında; içinde bulundukları farklı
hayat şartları, hukuki statüdeki mağduriyetleri
ve hukuk, adli kovuşturma organları, kitle ile-
tişim araçları gibi alanlarda farklı muameleye
maruz kalmaları yatıyor.
Göçmenlerin Farklı Hayat Şartları
Göçmenler yerli halktan suçluluk oranları se-
bebiyle değil, içerisinde yaşadıkları -düşük maaş,
elverişsiz oturma imkânları, işsizlik, kısıtlı eğitim
ve meslek imkânları gibi– sosyo-ekonomik şart-
lar nedeniyle farklılık göstermektedirler.
Göçmenler yoksulluktan yerli Almanlara na-
zaran çok daha fazla etkilenmektedirler. Bu du-
rum göçmenlerin iş ve emlak piyasasında rakip
olarak görülmeleriyle daha da vahimleşmekte-
dir. Bunun yanında göçmenlerin “tam vatandaş-
lar” ile hukuk ve güvenlik alanında aynı statüde
kabul görmemeleri onların dolandırıcılık, tefe-
cilik ve yabancı düşmanlığı gibi suçların kolayca
kurbanı olmalarına neden olmaktadır.
Göçmenlere Yönelik Farklı Hukuki Dü-
zenlemeler
Almanya’da, Alman pasaportuna sahip ol-
mayanlar için, yabancılar ve iltica yasası gibi
özel düzenlemeler bulunmaktadır. Buna göre
göçmenler, Almanların hiçbir şekilde maruz
kalmadıkları ve yapılmaması suç sayılan çok sa-
yıda yükümlülükleri üstlenmektedirler.
Göçmenler için gözaltına alınma ihtimali
çok yüksektir. Çoğunlukla hâkim kaçma tehli-
kesi gördüğünden, gözaltı bir talimatla hemen
gerçekleşir. Kaçma tehlikesi için zanlının sa-
bit bir ikamet adresi olmaması veya yurtdışına
kaçma ihtimali olması şartı aranmaktadır. Al-
man olmayanlarda ise bu şartlara bir de sabit
iş sahibi ya da belli bir kurumda öğrenci olma-
mak gibi faktörler eklendiğinde gözaltına alın-
ma ihtimali artmaktadır.
Hapsedilmenin ardından göçmenler çoğun-
lukla sınır dışı edilmeyle karşılaşabilmektedir-
ler. Yabancılar hukukunun bu en ağır hükmü
gerçekleşmediği takdirde, verilen hüküm otu-
rum hakkı statüsünü kötüleştireceğinden göç-
menler çifte cezalandırmaya maruz kalmakta-
dırlar.
Kişinin statüsü ne kadar az güven altında
ise, idari ve hukuki yardım da o kadar az mev-
zubahis olmaktadır. Çünkü Alman olmayanlar
polis veya mahkemenin kendilerini sınır dışı
etme ihtimali nedeniyle bu yardım araçlarına
sadece en acil durumlarda, kendilerine karşı ba-
riz hukuka aykırı saldırılar olduğu takdirde mü-
racaat etmektedirler.
Göçmen“Suçlulara” Farklı Muamele
Polise gelen suç vakalarının yaklaşık
%90’ının halktan gelen şikâyetlerle gerçekleş-
mesi nedeniyle, bu şikâyetlerdeki seçiciliğin
etkilerinin Almanların lehine ve göçmenlerin
aleyhine olması beklenebilir. Sürekli olarak göç-
menler için şikâyet riskinin yükseldiği tespit
edilmektedir. Bir araştırma yabancıların polise
şikâyette bulunma konusunda çekingen olduk-
larını, buna karşın yerli Almanların ise en ufak
bir yasaya aykırılıkta yabancıları şikâyet etmek-
ten çekinmediklerini ortaya koyuyor. Bu yerliler
için hiç anormal bir durum değildir, zira onlar
yabancılara güvenmemekte ve onları sanki ken-
dilerine zarar vermeye hazır insanlar olarak ta-
hayyül etmektedirler. Yine bu korkudan ötürü
yabancı gruplar giderek daha fazla dar kalıplar
içine sokulmaktadır.
Başörtüsü veya cübbe gibi yabancı, başka din
veya dünya görüşlerini simgeleyen elbiselerin
giyilmesi ya da farklı yeme alışkanlıkları bile
göze batmaya neden olabilmektedir. Göçmen-
lerin aralarında kendi anadillerini konuşmaları
dahi bazen sinir bozucu ve kaçınılması gereken
bir davranış olarak algılanmaktadır.
Ayrıca göçmenler yerlilere nazaran tam an-
lamıyla farklı bir kontrol içerisinde yaşarlar
ve halkın tehlikeli olarak görülen bir kesimine
mensup olarak değerlendirilirler. Devamlı bir
şüphe hâlinden dahi bahsedilebilir. Bu durum
kendisini polisin özel olarak Alman olmayan
şüphelilere yönelik “ırkçı fişleme” uygulamasın-
da da göstermektedir.
Dosya