41
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
Akıllı telefonlar, i-padler, dizüstü bilgisa-
yarlar ve internet hayatımızın büyük bir alanını
kapsıyor. Gün içerisinde kaç kere akıllı telefonu-
muza bakıyor, kaç saat internette sörf yapıyor ya
da sanal dünyada alışveriş ediyoruz? Akıllı tele-
fonumuz olmadan evden dışarı çıkmayı bırakın,
onlarsız yatağa girmiyoruz. Başımızın ucunda
olmaları bize her an ulaşabilir/ulaşılabilir olma
duygusu veriyor ve bu da bize gündemi hiçbir
suretle kaçırmamayı; her an ve her yerde çevrim
içi (online) olabilmeyi sağlıyor. Her an çevrim içi
olmak bağımlılık gibi bir takım sorunları da bera-
berinde getiriyor.
Sanal hayat ile her daim iç içe olmanın insa-
na zarar vereceği aşikâr. Chicago Üniversitesin-
de yapılan bir araştırmaya göre sosyal paylaşım
ağları, sigara ve alkolden daha fazla bağımlılık
yapıyor. Bağımlı olanlar yemek yemeyi, uyuma-
yı, okula ya da işe gitmeyi bile erteleyebiliyorlar.
İş ve özel hayatlarını ayırt edemiyor ve bir türlü
çevrim dışı (offline) olamıyorlar. Dolayısıyla tüm
bunlardan kurtulabilmek, mola verip analog ha-
yata geçiş yapabilmek ve az da olsa doğa ile iç içe
olabilmek için dünya üzerinde birçok yerde diji-
tal detoks fikri uygulanmaya başladı.
Dijital Detoks
Her insan kafasını dinlemek ve az da olsa
stresten uzak olmak ister. Hiç olmazsa hafta son-
ları ulaşılamamayı ya da uykusunun bir telefon
sesiyle bölünmemesini arzu eder. Dijital aygıtlar-
la aralarına bu mesafeyi koyamayanlar kendile-
rini dijital hayatın köleleri olarak görürler ve bu
durum onların mutsuzluğuna sebep olur. Bu yüz-
den bazı ülkelerde dijitallikten kurtulmak için
özel kamplar ve tatil yerleri bulunmaktadır.
Örneğin Karayipler’de bulunan Palmiye Ada-
sında dijital detoks yıllardır uygulanıyor. Bu
adaya gidebilmek için Barbados’a, oradan da St.
Vincent’e tekne ile gitmek gerekiyor. Adanın fel-
sefesi bütün elektronik cihazların tamamen ya-
sak olması. Odalarda ne televizyon ne de telefon
var. İnternet ise tabu. Ada dışından birine ulaşa-
bilmek için ancak posta kullanılabiliyor. Ayrıca
teknolojinin yarattığı tahribatı en aza indirebil-
mek için tatilcilere değişik doğa aktiviteleriyle
destek sunuluyor.
Diğer bir dijital tatil yeri ise İngiltere’deki
bir hotel. İçeriye girerken cep telefonu ve kame-
ra gibi elektronik eşyalar emanete veriliyor. Di-
jital hayatın sunduğu teknolojiden ve modern
hayatın olumsuz etkilerinden uzaklaşmak için
tatilcilere spor, termal tesisler ve grup aktivite-
lerine katılma imkânı sunuluyor. Başka bir kamp
ise Kaliforniya’da bulunan Navarro kentinin or-
manlık alanında bulunuyor. Küçük bir köy olarak
hizmet veren dijital detoks köyü, ormanlık ala-
nın sunduğu doğal ortam sayesinde katılımcılara
farklı tecrübeler yaşatıyor. Kampta her şey doğal.
Bu kampın başka bir özelliği ise kampa katılan-
ların arkalarında bıraktıkları hayatları hakkında
konuşulmasının yasak olması. Hatta o kadar ki
kampa girer girmez herkese başka bir isim veri-
liyor ve kamp boyunca katılımcılara o isimler ile
hitap ediliyor.
Analog Hayata Geçiş
Dijital hayatın sunduğu imkânlar vasıtasıyla
gerçek hayatı nasıl kaçırdığımızı görmek müm-
kün. Örneğin arkadaşlarıyla bir kafede buluşan
gençler birbirleriyle sohbet etmek yerine elle-
rindeki akıllı telefonlar üzerinden mesaj gön-
dermekle veya sosyal medyada gördükleri ve ilgi
çeken olayları paylaşmakla meşguller. Daha uç
bir örneği ise ebelik mesleğini yapan bir hanıme-
fendi anlatıyor: “Bir bebeğin dünyaya gelme anı
inanılmaz ve mucizevi bir durumdur. Ne yazık ki
bunun herkes için geçerli olmadığını yeni anla-
dım. İlk kez baba olan bir beyefendi, kızı doğar
doğmaz fotoğrafını çekmekle uğraştı. Buraya ka-
dar bir sorun yok. Hayatları boyunca unutmaya-
cakları anları bir nevi canlı tutabilmek için birçok
insan tarafından fotoğraf veya video çeker. Lakin
bu beyefendi fotoğrafı çeker çekmez birden kay-
boldu. Durumu sonradan anladım: Yeni baba,
bebeğinin fotoğrafını sosyal medyaya yüklemek
©
Flickr.com/buyalex