Dünya/Söyleşi
56
PERSPEKTİF
• SAYI 234 • EYLÜL / EKİM
2014
yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle Çin için çok
önemli, ama oradaki insanların hayatının hiç-
bir önemi yok. Bu nedenle orada oruç tutmak,
camiye gitmek, sakal bırakmak, başörtüsü tak-
mak yasak. İnsanların birbiriyle selamlaşması
bile yasak olmaya başladı. Yasaklar ramazan
ayında kendisini daha çok gösterdi ve medyada
yankı uyandırdı. Bu ramazan ayında Çin hükû-
meti oruç tespiti yapmaya başladı. Lokantaların
gündüz de açılması için baskı yapıyorlar, rama-
zan ayında kapatılan lokantalara bir daha açma
izni verilmiyor. Yine okullarda ve iş yerlerinde
çalışanların hepsine öğle yemeği dağıtıldı ve in-
sanların oruçlu olup olmadığının tespiti yapıldı.
Dünyanın bugün birçok yerinde zulüm var,
insanlar birçok yerde diktatör yönetimlerin ida-
resinde çile çekiyorlar. Ama Doğu Türkistan’da-
ki bu yasakların benzerleri, dünyanın birçok ye-
rinde hayal dahi edilemez.
Münih’te Avrupa’nın en büyük Uygur azınlığı
yaşıyor. Uygur Türkleri Münih’e nasıl geldiler?
Münih, Doğu Türkistan dışındaki Uygur-
ların merkezi. Burası Doğu Türkistan davası
için önemli bir geçmişe sahip. Almanya’ya ilk
Uygurların gelişi 1960’lara dayanıyor. Burada
Amerikan radyosu olan Radio Liberty, yani bi-
zim dilimizle “Azatlık Radyosu” vardı. Sovyet ve
Çin’e karşı yayın yapan bu radyonun Uygurca
bölümü vardı. Rahmetli liderimiz İsa Yusuf Alp-
tekin, oğlu Erkin Alptekin, Satar Bulbul, Polat
Kadir, Enver Can, Ömer Kanat gibi büyükleri-
miz Doğu Türkistan’dan kaçarak 1950 yıllarında
önce Türkiye’ye, oradan Almanya’ya gelmiş, bu
radyoda çalışmışlar. Böylece Münih’te 8-10 aile-
lik bir Uygur cemaati kurulmuş.
1991’de bu öncüler Avrupa Doğu Türkistan
Birliği adında bir dernek kurdular. O zamanlar
Türkiye dışında dünyanın hiçbir yerinde Uy-
gur dernekleri yoktu. Sovyetlerin dağılmasının
ardından Kazakistan, Kırgızistan gibi ülkele-
re giden Uygurlar yurt dışındaki derneklerden
haberdar olmaya başladı ve Avrupa’nın birçok
ülkesine iltica etmeye başladılar; buralarda Uy-
gur teşkilatları kuruldu. 2004’te Doğu Türkistan
dışındaki tüm teşkilatları bir merkez altında
toplamak için Dünya Uygur Kongresi kuruldu ve
tüm Doğu Türkistan teşkilatlarının temsilcileri
bir çatı altında bir araya geldi.
Çin, kurumunuzu “terörist organizasyon” ola-
rak nitelendiriyor ve Doğu Türkistan’daki birçok
çatışmanın sizinki gibi dış organizasyonlar tara-
fından desteklendiğini iddia ediyor. Bu iddiaların
gölgesindeçalışmalarınızınasıl sürdürüyorsunuz?
Çin hükûmeti Doğu Türkistan davasını balta-
lamak için ekonomik gücünü, diplomatik iliş-
kilerini kullanarak yurt dışındaki faaliyetleri
baskılamaya çalışıyor. Dünya Uygur Kongresi,
Alman yasalarına göre kurulmuş bir teşkilat.
Bizim amacımız Doğu Türkistan halkının ken-
di kaderini tayin etme hakkını elde etmesi. Biz,
Doğu Türkistan halkının hak ve hukukunu sa-
vunmak için demokratik bir sistem içerisinde
hareket ediyoruz. Alman Anayasası’na ve ulus-
lararası hukuka saygılı olarak gerçekleştirdi-
ğimiz faaliyetlerimizi Alman kurumları da ya-
kından biliyor. Avrupa Parlamentosu, Birleşmiş
Milletler ya da Amerikan Kongresi’nde de çalış-
malarımız var. Liderimiz Rabiye Kader başkan-
lığında dünyanın her yerinde yayılmış bir hare-
ketiz. Çin bundan rahatsız oluyor, bu nedenle de
Dünya Uygur Kongresi’ni terörist teşkilat olarak
tanıtmaya çalıştı. İlk aşamada bazı engellerle
karşılaşsak da, bizim terörizmle uzaktan bile
ilgimizin olmadığı anlaşıldı. Yine de Doğu Tür-
kistan’da meydana gelen olaylar Dünya Uygur
Kongresi tarafından gerçekleştirilmiş gibi gös-
terilmeye çalışılıyor. Çin hükûmetinin şunu bil-
mesi gerek: Biz, Doğu Türkistan’da hiçbir zaman
şiddeti teşvik etmiyoruz. Biz sadece Çin’in Doğu
Türkistan halkına uyguladığı soykırımı dünyaya
anlatıyor, onların dünyadaki sesi olmaya çalışı-
yoruz. Bu bizim görevimizdir.
Bugün dünyanın her köşesinde acı olaylar
meydana geliyor. Ama hiç olmazsa bu olayların
hepsi olmasa da bir bölümü medya ile duyu-
ruluyor ve insanlar tepki veriyorlar. Ama Doğu
Türkistan’daki durum daha da acı. Orada olup
bitenlerin binde biri bile uluslararası medyaya
yansımıyor. Geçtiğimiz ay binlerce insan öldü-
rülmüş, 5 köy kapatılmış, çoluk çocuk demeden
soykırım yaşanmış; bundan dünyanın haberi
bile yok. Doğu Türkistan, medyanın giremediği
kapalı bir kutu.
Öte yandan İslam dünyası maalesef daha du-
yarsız bir hâle geldi. Özellikle Müslüman Türk
kardeşlerimizin Doğu Türkistan meselesine du-
yarlı olmasını istiyoruz.