41
EYLÜL / EKİM
2014 • SAYI 234 •
PERSPEKTİF
olarak ZWSt, Yahudi kimliğinin güçlendirilmesi,
Yahudi cemaatlerin desteklenmesi ve Yahudi
göçmenlerin uyumu alanlarında hizmet sun-
maktadır.
Almanya’daki sosyal hizmet vakıfları, ver-
dikleri hizmetleri yüzde 90 oranında devlet des-
teği ile finanse etmektedirler. Sosyal güvenlik
ödeneklerinden kendilerine ayrılan bütçe, kamu
yardımları, çeşitli projeler için Avrupa Birliği’n-
den alınan teşvik fonları, bağışlar ve kendi kay-
nakları bu kurumların çalışmalarını yürütmede
yararlandıkları diğer mali kaynaklardır. Alman-
ya’nın en büyük sosyal hizmet vakıfları olan Ca-
ritas ve Diakonie, pek çok bölge ve eyalette aynı
zamanda en büyük özel işveren konumundadır.
Bu vakıflar ve onlara bağlı kurumlar yasal olarak
bağımsız bir yapıya sahiptirler ve çalışmalarını
verimli bir şekilde yürütebilmeleri, toplumsal iş
birliği ve dayanışma ile doğrudan ilişkilidir.
Anayasa tarafından koruma altına alınmış
dinî cemaatlerin kendi kararlarını verme hak-
ları (Alm. “Selbstbestimmungsrecht”) çerçe-
vesinde kiliselere bağlı kamu kurumları için iş
kanununda tanınan bir takım istisnai kurallar
vardır (Alm. “Dritten Weg”) ve kiliseye bağlı bu
kurumlarda çalışan kimseler kilise hizmetlileri
olarak tanımlandıklarından bu istisnai kuralla-
ra tabidirler. Buna göre dinî kurumlar pek çok
alanda olduğu gibi istihdam ve işten çıkarma
konusunda da kilisenin iç tü-
züğüne göre hareket etmek-
tedirler. Dolayısıyla bu vakıf-
lar, çalışanlarından herhangi
bir Hristiyan kilisesine bağlı
olmalarını veya en azından
kurumun hizmetlerinde gü-
dülen dinî prensiplere saygı
duymalarını bekleyebilirler.
Bilhassa Roma Katolik kili-
sesine bağlı olan Caritas bu
konuda çok seçicidir. Katolik
kilisesinden ayrılmak, Katolik
kilisesinin öğretileriyle ters
düşmek veya kiliseye bağlılığı
zedeleyici kabul edilen kişisel tercihler işten
uzaklaştırma sebebi olarak görülebilmektedir.
Nitekim Erfurt Çalışma Mahkemesi, kilisedeki
suistimallerden ötürü kiliseden ayrılan bir çalı-
şanın işine son veren Caritas’ı 2013 yılında hak-
lı bulmuştur.
Sosyal devletin sorumluluklarını yerine ge-
tirmesinde devlet ve toplum arasında bir nevi
aracı kurum işlevi gören bu sivil sosyal hizmet
taşıyıcıları oldukça önemli bir rol üstlenirler.
Takriben 4 milyondan fazla Müslüman’ın ya-
şadığı Almanya’da Müslüman bir sosyal hizmet
kuruluşunun olmaması ise bu anlamda büyük
bir eksikliktir. Kurulması muhtemel İslami bir
sosyal hizmet kuruluşunun öncelikli görevi Al-
manya’da yaşayan göçmen kökenli Müslüman-
ların günlük yaşamlarında karşılaştıkları so-
runlara çözüm üretmek, onlara sosyal devletin
sunduğu hizmet alanlarından dinî ve manevi
değerlerine uygun bir şekilde yararlanabilmele-
rini sağlayacak kurumlar inşa etmek ve onların
Alman toplumuna katılımlarını arttırmak ola-
cağı gibi, bu alanda Alman mercileriyle dirsek
teması ile hareket ederek devletin bu husustaki
yükünü hafifletmek olacaktır. Esasında uyum,
aile içi şiddet ve gençlerin eğitimsizliği gibi
göçmenlerle sıklıkla ilişkilendirilen problemle-
rin çözümü için gerekli görülen maddi ve ma-
nevi desteğin söz konusu topluluğun kültürel
kodlarını iyi tanıyan ve onlarla ortak değerleri
paylaşan dindaşları tarafından verilmesinin so-
nuca ve başarıya katkısı tartışmasız daha büyük
olacaktır.
©
Flickr.com/nlnnet
Almanya’da Katolik bir çocuk yuvasının kilisede gerçekleştirilen kapanış merasimi.
Almanya’daki sosyal hizmet
vakıfları, verdikleri hizmetleri
yüzde 90 oranında devlet des-
teği ile finanse etmektedirler.