Gündem
10
PERSPEKTİF
• SAYI 234 • EYLÜL / EKİM
2014
İnanılır gibi değil: 90’lı yıllarda görülen ve
2009’da Sarrazin’le doruk noktasına ulaşan İs-
lam’a ve Müslümanlara yönelik küçük düşürü-
cü söylemler, 2014’te de tekrarlanıyor. Alman-
ya’da Nicolaus Fest’in Bild Pazar gazetesinde
27 Temmuz tarihinde yayımlanan “Uyuma En-
gel Olan İslam” (Alm. “Islam als Integrations-
hindernis”) isimli Müslüman karşıtı polemiği
öfkeye neden oldu. Açıkçası 90’lı yıllarda bu
noktaya henüz varmamıştık.
İslamofobi etrafındaki tartışmaları özellikle
Thilo Sarrazin’e (ve İsviçre’deki minare yasa-
ğına) borçluyuz. Medya, Sarrazin’in ırkçılığa
kadar uzanan ifadelerini ve Müslüman karşı-
tı polemiği iyi bir şeymiş gibi sundu; Marwa
el-Sherbiny’in Dresden’de İslam düşmanı mo-
tiflerle öldürülmesi bile bu durumu değiştire-
medi. Cicero dergisinin Ağustos 2014’teki ka-
pağı da Müslüman karşıtı ırkçılığın ana akım
medyada perçinlenmesi gibi ölümcül bir tehli-
keyi gözler önüne seriyor.
Orta Doğu Sorunu ve
Avrupa’da İslam’a Linç
İsrail’in yaklaşık iki bine yakın Filistinlinin hayatına mal olan saldırıları, sadece
Orta Doğu’yu değil, Avrupa’daki Müslümanları da yakından etkiledi. İsrail’in in-
san hayatını hiçe sayan eylemlerini kınamak için yapılan gösteriler, Almanya’da
antisemitizm tartışmasını alevlendirdi. Bir süre sonra medyada İsrail’in hukuku
ayaklar altına alan siyaseti değil, Müslümanların ne kadar antisemitik olduğu
tartışılmaya başlandı.
DR. SABINE
SCHIFFER
*
»
Cicero’da “İslam kötü mü?” (Alm. “Ist der
Islam böse?”) sorusu ciddi ciddi ele alınmış.
Burada insan başka soruları düşünmeden ede-
miyor: Filistin topraklarındaki İsrail politika-
sı nedeniyle “Yahudilik kötü mü?” ya da Na-
to’nun “kaynakların güvence altına alınması”
argümanıyla desteklenen yayılmacı politikası
nedeniyle “Kapitalizm kötü mü?”
Eski Düşman Figürü, Modern Propoganda
Son günlerdeki tartışmalarda yeni birşey
yok, fakat tartışmalar daha sivrilmiş vaziyette.
1979 İran Devrimi’nden beri el altından yürü-
tülen ya da ince metin ve fotoğraf montajla-
rıyla hariçten telkin edilmeye çalışılan şey, 11
Eylül 2001’den beri İslam’a ve Müslümanlara
karşı çok açık bir şekilde sürdürülüyor. Kanıt-
ların yokluğuna rağmen 11 Eylül, İslami bir
komplo olarak değerlendiriliyor.
Medyamız, Müslüman karşıtı tahrikler-
de daima sorumluydu. Fakat 90’lı yıllarda
medyada, sözde ya da hakiki İslam arasında-
ki farka dair bir mutabakat söz konusuyken –
Reinhard Schulze ya da Irmgard Pinn gibi bi-
lim adamlarının pozisyonları gibi istisnalar
sayılmazsa-, bugün sol tendanslı bazı medya
organları kendilerini İslam düşmanlığına karşı
kararlı bir şekilde konumlandırmışlardır. Özel-
likle sol çevrelerde dinî sorunlara karşı daha az
İslamofobi, din ile çok ilintili değil-
dir. Aksine İslamofobi, dışlayıcı bir
ırkçılık, yani bir kültür ırkçılığıdır;
farklı konuların etnikleştirici bir
dindarlaşma aracılığıyla bir grupa
mahsus kılınmasıdır.