Selamların
en güzeli ile
Müslümanlar Sosyal Hizmet Çalışmalarının Neresinde?
A
lmanya’da, kendisiyle söyleşi ya-
pılan bir İslam ilahiyatı uzmanı,
İslami kreşlere ve yaşlılar yur-
duna ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Sosyal medyada söyleşiye ya-
pılan bazı yorumlar ise şöyle: “Müslüman yaşlılar
yurdu belki, ama kreşlere hayır; çocukların beyni
yıkanmamalı.” “İslami kreşler paralel dünyalar yara-
tır.” “Herhangi bir inanca bağlı olmayan sosyal hiz-
met dernekleri de var, başkasına gerek yok.” İslami
çalışmaların, bilhassa çocuklara ve gençlere yönelik
hizmetlerin, anayasal değerlerle uyuşmayan insanlar
üreteceği paranoyasından kaynaklanan bu yorumlar,
konunun Alman kamuoyunda algılanış şeklini orta-
ya koyuyor.
Almanya’da bakımevlerinin yüzde 55’i, kreşle-
rin yüzde 51’i, hastanelerin yüzde 37’si, içinde Ka-
tolik, Protestan ve Yahudi dinî cemaatlerin de bulun-
duğu sosyal hizmet derneklerine ait. Bu hizmetlerin
çok büyük bir kısmı kamu ödenekleriyle finanse edi-
liyor. Yani Müslümanlar da ödedikleri vergilerle bir-
çoğu kiliselere ait olan bu kurumları finanse ediyor-
lar. Sadece Caritas ve Diakonie gibi Hristiyan sosyal
hizmet derneklerinin, yıllık 45 milyar Euro’luk bir
ciroya ve 1,1 milyon personele sahip oldukları düşü-
nülürse, Müslümanların Almanya’daki nüfuslarına
oranla en az 2 milyar Euro ve 55 bin personellik bir
istihdam sektöründeki eksiklikleri göze çarpmak-
tadır. Müslüman toplumun da ihtiyaçları dikkate
alındığında İslami sosyal hizmet derneklerini kurma
konusunun geniş bir biçimde benimseneceği açıktır.
Zira İslami sosyal hizmet çalışmalarının kurum-
sallaşması bile tek başına Müslümanların, devletin
bazı ayrıcalıklar tanıdığı diğer dinî cemaatlerle eşit-
lenmesi yönünde büyük bir adım olacak. Öte yan-
dan devlet, dinî cemaatlere, toplumdaki yardıma
muhtaçlar için çalışmak gibi bir sosyal sorumluluk
imkânı sunmaktadır. Bu sorumlulukla birlikte dinî
cemaatler, sosyal aktörler olarak kamuoyunda var
olurlar. İslam’a karşı düşmanca duyguların beslen-
diği bir toplumda Müslümanların ortaya koyduğu
toplumsal katkı, ön yargıların silinmesine ve İslam
algısının normalleşmesine olumlu yönde etki ede-
cektir. Umarız bu alanda İslami cemaatler toplumun
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla beraberce sorum-
luluklarını yerine getirirler.
Biz de bu sayımızda, İslami sosyal hizmet çalış-
malarına dair etkin bir tartışma ihtiyacından hareket-
le bu çalışmaları ele alan bir dosya hazırladık. Samy
Charchira sosyal hizmet çalışmalarını tanımlarken,
Abdurrahman Reidegeld bu alandaki İslami çalış-
malara ve bunların dinî kaynaklarına vurgu yaptı.
Konuya dair ilk defa Alman İslam Konferansı’nda
ortaya konulan siyasi iradeyi, Sosyal Demokrat Par-
ti’nin Kilise ve Dinî Cemaatler Sorumlusu Kerstin
Griese ile görüştük.
Gündem kategorimizde, Almanya’da 8 gün içe-
risinde 3 farklı camide meydana gelen cami yangın-
larını ve güvenlik güçlerinin ırkçı motifleri göz ardı
etme temayülünü ele aldık. Sabine Schiffer, İsrail’in
Gazze saldırısının ardındanAvrupa’daki Müslüman-
lara yönelik antisemitizm ithamlarını ve medyada
İslam’a yönelik linç girişimlerini irdeledi. Fransa
İslam Konseyi Başkanı Dalil Boubakeur ile yaptığı-
mız söyleşi, sıkça eleştirilere maruz kalan CFCM’in
temel prensiplerini ortaya koyar nitelikte oldu.
Dünya kategorimizde ise Gazze’den Mahmoud
Alqattawi, savaşın gölgesinde kendi ailesinin hikâ-
yesini bizlerle paylaştı.
Bir dahaki sayımızda görüşmek üzere.
Kalbî selamlarımla,
»
MUSTAFA
YENEROĞLU