Haziran 2014 - page 33

33
HAZİRAN 2014 • SAYI 232 •
PERSPEKTİF
mıyor olsa da, genel olarak değerlendirildiğinde
özellikle Türkiyeli göçmenlerin toplumun genel
çoğunluğu ile oldukça az temasları olduğu görü-
lüyor. Sizin deyiminizle, “yan yana ama iç içe ol-
mayan bir yaşam”. Ne dersiniz?
Dediğim gibi, meseleyi göçle kısıtlamaya
gerek yok. Alman toplumu içinde de paralel
toplumlar var ve çeşitli alanlarda kendilerini
gösteriyorlar. Mesela Almanya’da yapılan bir
araştırmada eğitimlilerin kendi aralarında ev-
lenmesi konusunda ciddi bir oluşum
olduğu görülüyor. Yüksek eğitimli
kişiler yüksek eğitimlilerle evleni-
yor, yani belli sınıflar bir araya ge-
liyor. Bu yüzden tamamıyla şeffaf ve
heterojen bir toplum gerçekleşmi-
yor. Bu durumda göçmenlerin kendi
aralarında kalması doğal bir olay.
Göçmenlere ya da bilhassa Müs-
lüman göçmenlere bu konuda ön
yargılı bir tavırla yaklaşılıyor. “Bu
insanlar toplumsal katılıma bir kat-
kıda bulunmuyorlar.” gibi bir yakla-
şım var ve bu aslında her toplumda
böyle.
Avrupa’ya ve Almanya’ya gelen
ilk nesiller dil engelinin yanı sıra, “de-
ğer”lerini korumak amacıyla, anlaşılır
bir tepki olarak içlerine kapandı. On-
ları misafir eden Avrupa ülkeleri de,
geri döneceklerini düşünerek nispe-
ten toplumdan uzak bir hayat sürme-
lerini destekledi. Her iki taraf da hâlâ
aynı reflekslerle mi hareket ediyor?
Bana kalırsa bu durum değişti.
Almanya’da özellikle son on yılda
çok büyük atılımlar oldu. Mesela,
90’lı yılların sonuna kadar göç ol-
gusuna tepkiyle yaklaşılıyordu ama
son on yılda belki de daha önceki
otuz sene içinde görülmemiş giri-
şimlerde bulunuldu. Sembolik si-
yaset açısından göçmenlikle ilgili
kurumlarda göçmen kökenli insan-
ların yönetimlerde söz sahibi ol-
maları iyi bir gelişme; bildiğim ka-
darıyla 300 ila 700 milyon Euro’nun
bu alanda harcanıyor olması, çeşitli kürsülerin
olması, birçok üniversitenin Sosyoloji bölümle-
rinde Göç Sosyolojisi gibi alanlara ağırlık veril-
mesi gibi noktalar da hem bilimsel açıdan hem
de toplumsal açıdan bu konuyla ilgilenildiği-
ni gösteriyor. Kritik bir boyutu olsa da mesela
Sarrazin’in kitabının çok satması da önemli.
Bu anlamda eskisi gibi göçmenlerin bir başına
sadece kendileriyle ilgilenen bir grup olmadığı
söylenebilir.
1...,23,24,25,26,27,28,29,30,31,32 34,35,36,37,38,39,40,41,42,43,...68
Powered by FlippingBook