25
HAZİRAN 2014 • SAYI 232 •
PERSPEKTİF
etnikleştirme sadece iş verenlerin etkileşimini
değil, polis, adli makamlar ve sosyal bürokrasi
memurlarının da etkileşimlerini olumsuz yönde
etkiler. Tüm örneklerde bu memurlar, eğer geri
kalmış bir şehir kısmında oturan kişi ile iletişim
hâlindelerse, tavırları ile karşılarındaki kişiyi
genellemeye meyletmektedirler.
Olumsuz anlama sahip iki farklı köken (adı
kötüye çıkmış şehir bölgesi ve “yabancı” ta-
nımlaması), yanlış bir şeyler yapma endişesini
doğurmakta ya da doğrudan parmakla gösteril-
meye neden olmaktadır. Bu tür bölgeler kamu-
oyunda genellikle tekin olmayan, mümkünse
uğranılmaması gereken, en aşırı durumlarda da
“no go areas” olarak tanımlanmaktadır.
Hâlbuki bu yerler çoğu zaman düşünüldü-
ğünden çok daha iyi mahallelerdir. Hizmet sek-
törü, alım-satım, gastronomi ve resmî olmayan
kültürel birliklerden oluşan büyük bir yapı,
kendi kendine organize olmuş bir uyum oluş-
turur. Burada gereksinimden dolayı bir meziyet
geliştirilmiş ve 1970’li yıllardaki ekonomik
tehdit olan işsizliği aşmak için bir çalışma or-
tamı kurulmuştur. Burada kısmi de olsa iyi iş-
leyen, canlı ve içinde kentsel karışık kültürlerin
oluştuğu komşuluk ilişkileri yürütülür. Böylece
misafir işçi kuşağı ve sonradan gelen kuşaklar
varoluşları ve bağımsız aktiviteleri ile Alman
şehirlerinin çehresini değiştirmiş ve onlara il-
ham vererek mahallelere istikrar sağlamışlardır.
Araştırmaların sonuçları da gösteriyor ki, bu
sosyal sınıflara ayrılmış şehirlerdeki insanların
hayat şartları ve kamuoyunun genel kanısı bir-
biriyle örtüşmemektedir. Değersizleştirme ve
yıkıcı yorumlar günlük yaşamın gerçeklerine te-
ğet geçmekte ve yapıcı olmaktan çok yıkıcı etki
yaratmaktadır. Böyle bir ortamda fayda sağlaya-
cağından kuşku duyulan politik kararların alın-
ması pek de şaşırtıcı değildir.
Bölgesel sınıflandırma durdurulmaz, misa-
fir işçi kuşağının ve sonradan gelen kuşakların
hizmetleri yadsınmaya devam edilir ve yapısal
engeller aşılmazsa bu tür bölgelerde yaşayan ki-
şilerin moralleri “self-fulfillingprophecy” (ken-
dini gerçekleştiren kehanet) bağlamında eninde
sonunda dibi görecektir.
İçinde daha çok belli göçmenlerin
ve ekonomik olarak zayıf grupların
yaşadığı şehir bölgelerinin çoğunluk
toplumu veya orta sınıf tarafından
farklılıklarıyla karakterize edilmesi
de dikkat çekicidir.
1
Ungenutzte Potenziale: Zur Lage der Integration in Deutschlandç Berlin: 2009. S. 7.
*Ağırlıklı çalışma alanı kültürlerarası eğitim ve göç araştır-
maları olan Sosyolog Erol Yıldız, Lüksemburg, Hamburg,
Viyana ve Klagenfurt Üniversitelerinde ders vermektedir.