Mayıs 2014 - page 55

55
MAYIS 2014 • SAYI 231 •
PERSPEKTİF
Moğol hâkimiyeti döneminde Müslüman-
ların Çin’de siyasi açıdan da etkin rol oyna-
dıklarını görüyoruz. Çin’in Moğol hükümdarı
Kubilay Han ülke yönetiminde Çinlilere gü-
venmediği için birçok Arap, İranlı ve Türk’ü
yönetimde önemli pozisyonlara getirmiştir.
Müslüman yöneticiler arasında en öne çıkan
isim ise o dönemde Çin’in güneybatısında
bulunan Yunnan bölgesinin valisi Seyyid el-
Ecal’dır.
Hui’lerin temelde Araplar, İranlılar ve Türk-
ler’in Çin’e yerleşmesi sonucu ortaya çıktığını
söyleyebiliriz. Bu farklı coğrafyalardan gelme
Müslümanlar Çin’e yerleşmiş ve çoğu bir daha
geri dönmemiştir. Yapılan karma evliliklerden
14. yüzyıl itibari ile melez bir topluluk oluşmuş
ve fiziksel olarak da Çinli halktan zor ayırdedi-
lir bir hâle gelmişler; ana dilleri Çince olmuş
ve Çince isimler kullanmaya başlamışlar. Yine
bu dönemde Çin’deki camiler geleneksel Çin
mimarisi kullanılarak inşa edilmeye başlamış.
Çin’deki ilk dönem camilerde bulunan mina-
reler de ortadan kalkmış, onun yerine Çin pa-
godaları minare yerine kullanılmaya başlamış.
Dolayısıyla bu dönemde inşa edilmiş camile-
rin dışarıdan cami olduğunu anlamak zordur.
Ancak binanın içine girince Arapça hatlar ve
minber, mekânın İslami bir ibadethane oldu-
ğunu gösterir.
İslami, özellikle tasavvufi klasikler de Çin-
ce’ye çevrilmiş ve Çince eğitim almış Müslü-
man alimler eserlerini Çince yazmaya başla-
mıştır. İlginç olan ise, bu metinleri yazarken
İslami terminolojiyi olduğu gibi Çince alfabe
ile yazmak yerine, Çin’in Ortodoks öğretisi
olan Konfüçyüs felsefesinden bir takım terim-
ler bulup, İslami terimlerin yerine bunları kul-
lanmalarıdır.
Çin’de Hui’lerin icra ettiği hat sanatı da ye-
rel unsurların izlerini taşır. Çin hat sanatının
teknikleri kullanılmıştır. Bazen Arapça keli-
melerin kare bir format içinde istiflendiğini
ve bu yönden Çince karakterlere benzetildiği-
ni de görebilirsiniz. Bütün bu örnekler Çin’de
İslam’ın evrensel değerlerini muhafaza ederek
yerelleştiğini ve bu yerelleşme sayesinde de
Çin’e entegre olduğunu gösterir.
Çinli Müslümanların, yani Hui’lerin nüfusu
10 milyon civarında. Çin’in kuzeybatısındaki
eyaletlerde yoğun olarak yaşasalar da, Çin’in
bütün eyaletlerinde Çinli Müslüman nüfusu
mevcut. Her ne kadar tarihî olarak Hui olmak,
Müslüman olmak ile eşanlamlı olsa da bugün
Çin’de Hui’lik soyla alakalı etnik bir kimlik
olarak algılanıyor. Bu nedenle Huiler de tıpkı
diğer Müslüman halklar gibi dinî pratik anla-
mında oldukça çeşitlilik gösteriyor. Mesela son
derece dindar Huiler olduğu gibi, dikkat ettiği
tek dinî mevzu domuz eti tüketmemek olan ve
seküler bir hayat tarzı benimsemiş Huiler de
var. Bu topluluk aynı zamanda eğitim seviye-
leri ve ekonomik durumları açısından da çeşit-
lilik gösteriyor. Mesela Çin’in sahil bölgelerin-
de yaşayan Müslümanların ekonomik durumu
kuzeybatı bölgesinde yaşayan Müslümanların
durumuna oranla daha iyi.
Çinli Müslümanların eğitim seviyelerinin
günden güne arttığını söyleyebiliriz. Geçmişte
her ne kadar ekonomik durumu iyi Huiler ço-
cuklarının hem Çince hem de İslami bir eğitim
almalarını sağlasa da, bir çok Çinli Müslüman
aile, çocuklarını asimile olurlar korkusu ile Çin
okullarına göndermek istemiyor, çocuklar cami
bünyesinde faaliyet gösteren Kur’an okulla-
rında eğitim görüyordu. Çince öğrenmenin ve
Çince kitap okumanın günah olduğuna dair
bir anlayış da belli bölgelerde yaygındı. Çin
Cumhuriyeti 1911 yılında kurulduktan sonra
Çinli Müslüman aydınlar, çocukların Müslü-
man kimliklerini muhafaza ederek toplumun
1...,45,46,47,48,49,50,51,52,53,54 56,57,58,59,60,61,62,63,64,65,...68
Powered by FlippingBook