65
Muhammed Kutub, 1919 yılında Mı-
sır’ın Aysut yakınlarındaki Musha köyün-
de dünyaya geldi. Kardeşleriyle birlikte ai-
lesinden iyi bir İslami eğitim aldı. Ağabeyi
Seyyid Kutub ile birlikte hükümeti devir-
meyi planlama gibi suçlamalarla mahkûm
edilmiş, bu mahkûmiyet neticesinde ağa-
beyi idam edilirken kendisi uzun seneler
hapiste kalmıştır. 1972 senesinde serbest
bırakıldığında Suudi Arabistan’a
iltica
ederek akademik çalışmalarını ve Mısır
yönetimine eleştirilerini buradan devam
ettirdi. Hemen aynı sene içerisinde Mekke
Ümmü Kura Üniversitesi’nde öğretim gö-
revlisi olarak işe başlayan Kutub, psikoloji
profesörü olmasının yanı sıra İngiliz Fi-
lolojisi ve pedagoji alanlarında da eğitim
almış ve yaptığı çalışmalar sebebiyle Batı
düşüncesini ve Yunan felsefesini yakından
tanıyan oldukça donanımlı bir alimdi.
Eserlerinde Batı kültür ve medeniye-
tini masaya yatıran ve batılı ideolojileri
ve fikir adamlarının savundukları ilkeleri
İslami değerler ışığında sorgulayan Ku-
tub, Müslümanların içinde bulundukları
durumdan çıkış yolunu İslam tarihinden
özenle seçtiği örneklerle anlatarak, köklü
bir medeniyetin mirasçısı durumundaki
günümüz Müslümanlarına onları yeniden
ilim, irfan ve bilimin öncüsü hâline geti-
recek potansiyelin kendi iç dinamiklerin-
de saklı olduğu hatırlatmasını yaparak,
bu dinamiği harekete geçirmenin ancak
kolektif bir çabayla başarılabileceği konu-
sunda uyarır. Kutub, Doğu ve Batı düşün-
cesi üzerinde yaptığı çalışmalar neticesin-
de şu sonuca varmıştır: İslam düşüncesi
temel ve istikamet açısından doğrudur;
fakat sonradan İslam üzerinde yapılan
yorumlar ve içtihatlarda hatalar meydana
gelmiş olabilir ve bunlar değerlendirme-
ye açıktır. Yine Kutub’a göre Batı, Allah’ı
değil beşeri esas alırken, İslam’da bu tam
tersidir: Tüm ilimlerin merkezinde Yara-
tıcı vardır; aksi bir yöneliş ise doğru isti-
kametten sapma kabul edilir. Bu çıkarım-
lardan hareketle Muhammed Kutub sosyal
ilimlerin Müslümanlar tarafından İslami
açıdan yeniden ele alınarak yorumlanma-
sı gerektiğine inanarak, “orjinalleştirme”
veya “aslileştirme“ olarak tanımladığı bu
sürecin bilhassa uzmanlık alanları olan
psikoloji ve sosyolojide yeni bilgi ve yo-
rumların İslam’ın süzgeçinden geçirilmek
suretiyle gerçekleştirilebileceğini savunur.
Bu nedenle “İslami Açıdan Tarihe Bakı-
şımız” adlı eserinde Müslümanların geç-
mişleriyle barışık ve değerleriyle örtüşen
bir medeniyet inşa edebilmeleri için tarihi
Batılı kaynaklardan öğrenmek yerine İs-
lami açıdan ele alarak yeniden yorumla-
maları gerektiğini belirtir. “Sosyal İlimle-
rin İslami Kökene İrca Edilmesi” (Havle’t
Te’sil el İslami Lilulumi’l İçtimaiyye) ve
“Düzeltilmesi Gereken Kavramlar” (Mefa-
himyenbaği en tusahhah) adlı eserlerinde
de ayrıntılı olarak bu konular üzerinde
yoğunlaşmıştır. “Eserlerim benim evlat-
larımdır.” diyen Kutub, “İslam ve Madde
Arasındaki İnsan” (İnsan Beyn-el Madde
ve El İslam) adlı kitabının ise tüm eser-
lerinin çekirdeğini teşkil ettiğini söyler.
Aralarında “Çağdaş Dünyaya İslami Bakış”,
“Çağdaş Fikir Akımları”, “İnsan Psikolojisi
Üzerine Etüdler”, “Çağdaş Konumumuz”,
“Biz Müslüman Mıyız?” gibi kitapların yer
aldığı 50’ye yakın eser kaleme alan Ku-
tub’un kitaplarının birçoğunun Türkçe çe-
virisi mevcuttur.
Muhammed Kutub kendisini büyük İs-
lam medeniyetinin bir parçası olarak gör-
düğünden diğer ülkeler ile bağlantısını hiç
kesmemiş, yıllar boyu her yılın en az bir-
kaç ayını İstanbul Beylerbeyi’ndeki evinde
geçirmiştir. Bu sayede arzu ettiği gibi ço-
cukları da Türkçe’yi Türkiye’de öğrenebil-
me fırsatını bulmuştur. Bosna Hersek’ten
Afganistan’a kadar ümmetin tamamının
meselelerini yakından takip ederek alaka-
dar olan Kutub, ders kitabından akademik
çalışmalara kadar çok geniş bir yelpazede
vermiş olduğu eserler ve yaptığı çalışma-
larla Müslümanları, İslam’ı ve insanlığı
ilgilendiren meselelerde sorumluluk al-
maları konusunda da bilinçlendirmeye ça-
lışmıştır.
Ardında 50’ye yakın eser ve yüzlerce
öğrenci bırakan Muhammed Kutub geçti-
ğimiz ay sürgündeki ikametgâhı Cidde’de
95 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bu bü-
yük İslam düşünürünü rahmet ve saygıyla
anıyoruz.