51
MART 2014 • SAYI 229 •
PERSPEKTİF
savrulan Iraklı Müslümanların, oluşan boşlukta
siyasi gücü kendi lehlerine çevirebilmek için kısa
bir dönem Bölgesel Kürt Yönetiminin politikala-
rını izledikleri söylenebilir. Bunun yanında olu-
şan siyasi boşlukta İran ve Kürtleri destekleyen
partilerin avantajlı olacağını ifade eden birçok
isim bulunurken, şu anda Nuri El Maliki ve Dava
Partisinin de güçlü olduğu görülüyor. Irak Kür-
distan İttifakı Partisi Milletvekili Şuruş Mustafa,
Irak’taki bu siyasi durumu, “ABD’nin çekilmesi-
nin ardından herhangi bir gücün siyasi haritada
egemen olmasına olanak sağlayacak bir güvenlik
boşluğu oluşmayacak.” şeklinde değerlendiriyor.
Irak’taki siyasi merkezin, Amerikan işgali
sonrasında İran ve Kürtleri destekler pozisyonda
dağıtıldığı aşikâr. Maliki hükümetinin mezhepsel
gerilimli bu krizin bir parçası olduğu da biliniyor.
Ama Irak hükümeti bu gerilimin kutuplarından
sadece biri. Bölgesel beklentiler, sosyoekonomik
alt yapının daha da gelişmesi ve Irak halkının fe-
deral yapı içerisinde kimliğinin yeniden tanım-
lanması, bu gerilimin ortasında gözetilmesi gere-
ken faktörler arasında yer alıyor. Bu durum ancak
merkezî yönetimin tarafsız-eşitlikçi tavırlarıyla
mümkün olacaktır. Irak’ta zayıflık ve siyasi grup-
laşmalar arasındaki bu çekişmeler devam ettikçe,
oluşan boşlukları ulusal güvenliği tehdit eden El
Kaide gibi unsurlar doldurmaktadır.
Irak’ı Afganistan’dan ayıran ve ilişkilerin bu
denli gergin olmasını sağlayan unsur işgal sıra-
sında sadece binaların değil, aynı zamanda sos-
yoekonomik tabanın da bombalanmış olmasıdır.
Bu sebeple Irak’ın toplanması, Afganistan ve Lib-
ya gibi ülkelere nazaran zaman alıyor. Yeni dö-
nemdeki Irak’ta mezhepçi ve milliyetçi tabanda
siyaset üreten partiler muhtemelen uzun vadede
ülkede barınamayacaktır. Bu sebeple merkezî hü-
kümetin daha torelanslı politikalar üretip Iraklı
kimliğini yeniden tanımlaması ve ulusal güven-
liği tam anlamıyla sağlaması gerekir. Irak’ın ge-
leceğiyle ilgili kararların merkezî yönetim olan
Bağdat’tan alınacağı unutulmamalıdır. Kürdistan
Bölgesel Yönetimi ile petrol gelirleri bakımından
her ne kadar ters politikalar yürütseler de ülke-
de yaşayan Sünni ve Şii grupların güvenliğinden
Maliki hükümetinin sorumlu olduğu da açıktır.
Küresel Aktörler
Irak’la ilgili ilginç bir gelişme ise, Obama ve
Ruhani yönetimlerinin ilk defa bir konu üzerinde
anlaşmaları oldu. Irak’ın işgali sonrasında mev-
cut boşluğun İran ya da El Kaide tarafından dol-
durulmasından ciddi ölçüde rahatsız olan Beyaz
Saray, İran ile El Kaide konusunda anlaşmaya yö-
neldi. Peki İran tarafı bu anlaşmaya neden yak-
laştı? Tahran yönetimi de El Kaide’nin gücünden
rahatsız mı? Tüm bu sorular İran’da da tartışılı-
yor. Simetrik gücü elinde bulunduran İran, Hiz-
bullah ile Orta Doğu’nun farklı coğrafyalarında
bunu kullanırken, El Kaide’nin kendi bölgesine
yaklaşmasını istemiyor. Bu sebeple El Kaide’yi
Hizbullah karşısında bir düşman olarak görüp
her türlü iş birliğine açık bulunuyor. ABD ise
daha önce izlemiş olduğu politikaları esneterek
Afganistan’dan çıkışını da Irak provasıyla ger-
çekleştiriyor. Örneğin ABD, Kürdistan Bölgesel
Yönetimi Başkanı Mesut Barzani liderliğindeki
Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Irak Cum-
hurbaşkanı Celal Talabani liderliğinde Kürdistan
Yurtsever Birliği’ni (KYB) kendi terör listesinden
çıkarıyor. Yani Irak’ta siyasi kriz arkasında yaşa-
nan gelişmeler bunlar iken, küresel çapta ilişkiler
de gelişmeler gösteriyor.
Yerelden küreselliğe doğru yeni Iraklı kimli-
ğinin tanımlanması, ekonomik istikrar progra-
mının düzenlenmesi ve güvenliğin üst düzeyde
tüm gruplar nezdinde sağlanması Irak’ın kal-
kınmasına katkı sağlayacaktır. IŞİD’in saldırıları
sonrasında kimliklerini yeniden tanımlama bakı-
mından Iraklıların eline güzel bir fırsat geçti. Bu
saldırılar sonrasında Felluceliler Kerküklü aile-
lerin yanlarına sığındı. Böylece Kerkük’ün güne-
yinde yer alan Türkmenlerin yoğunlukta yaşadığı
yerlere Felluceliler geliyor ve köylülerle birlikte
yaşıyorlar. Sünni-Şii ayrımının olmadığı bu böl-
gede Iraklıların aynı çatı altında, beraberce kendi
ülkelerini nasıl kalkındırabileceklerinin de örne-
ği sergileniyor. Türkmen, Şii ve Sünnilerin iç içe
olduğu, demografik yapının değiştiği Kerkük’te
halkın bu tavrı ülkenin geneli için de bir örnek
niteliğinde.
Irak’ta istikrarı engelleyen bir diğer durum ise
Saddam döneminde güçlü olan, ancak son Ame-
rikan işgaliyle zayıflayan Irak milliyetçiliğidir. Bu
nedenle “Iraklı kimliği”nin yeniden ele alınarak,
farklı gruplar nezdinde tanımlanması ve bütünü
içine alan politikaların yürütülmesi Iraklılar için
yerinde bir tutum olacaktır. Ekonomik kalkınma
paketleri ve ticaretin gelişimi ile dışarıya açılma-
ya çalışan Irak, içinde bulunduğu durumdan an-
cak bu şekilde kurtulabilir.