57
24 Mayıs 1869’da İsviçre’nin küçük bir
şehri olan Sala’da doğan Aguéli, İslam’ı
kabul edişinin ardından Şeyh Abdülhadi
Aqhili ismini almıştır. 20’li yaşlarına gel-
diğinde özellikle metafizik ve ezoterikle
alakalı okumalarını yoğunlaştıran Aguéli,
1879 ve 1889 yılları arasında Gotland ve
Stockholm’da çalışmalarına devam etmiş-
tir. Bu esnada 18. yüzyılın ünlü mistikle-
rinden Emanuel Swedenborg’un eserlerin-
den ve metafizikle alakalı görüşlerinden
etkilenmiştir. Swedenborg, Hristiyanlıkta-
ki ilah inancına daha yakın fikirler ortaya
koysa da bu fikirlerin Aguéli’nin İslam’a
girişini etkilediği söylenmektedir. Nitekim
Swedenborg’un çalışmalarındaki bu ilişki,
1995 yılında Henry Corbin tarafından ya-
yınlanan “Swedenborg ve Ezoterik İslam”
isimli kitapta işlenmiştir.
Aguéli, 1890 yılını Paris’te ünlü ressam
Émile Bernard’ın öğrencisi olarak geçirdi.
İslam’la tanışması da İsveçce’ye tercüme
edilmiş bir Kur’an edinmesi vesilesiyle
gerçekleşti. Aguéli, 11 Mart 1892’de eline
geçen bu Kur’an üzerinde, ihtida edene
kadar çalıştı. Örneğin 1892 yılında anarşi-
nin yoğun olduğu Paris’e geri döndüğünde
bazı anarşistlere olan yakınlığı sebebiyle
tutuklandığında hapiste geçirdiği zamanı-
nı Kur’an ve doğu dillerini öğrenmek için
değerlendirdi. Aguéli’nin, Kur’an ve doğu
dillerinin yanında ilgi duyduğu en önemli
alan ise İbn Arabi’nin eserleriydi.
1895’te Mısır’a giden Aguéli, aynı yıl
Paris’e geri döndü. 1898 yılında ise uzun
okumaları
ve mütalaaları
neticesin-
de Paris’te İslam’ı kabul ederek Abdül-
hadi ismini aldı. Ertesi yıl Sri Lanka ve
Hindistan’a gitti; Kolombiya’ya giderek
orada Malay halkların arasında kaldı ve
“İslam’ın Araplar dışındaki halklara etki-
si” konulu bir araştırma yaptı. Daha sonra
1900’de Paris’e geri döndü.
Bundan iki sene sonra, 1902 yılında, El
Ezher Üniversitesi’nden kabul alan ilk Batı
Avrupalı öğrenci olarak Mısır’a Arapça ve
İslam Felsefesi okumaya geldi. Burada bir
Arap gibi giyinen, edindiği Arap arkadaşla-
rıyla dil bilgisini geliştiren Aguéli, aynı yıl
Şâzeliyye Tarikatı’na girerek “Avrupa’nın
Mukaddimi” olarak isimlendirildi. Böylece
öteden beri mistisizm ve ezoteriğe duydu-
ğu ilgisini bir üst boyuta taşımış oldu.
Gelenekselci ekolün en önde gelen
isimlerinden olan René Guénon’un tasav-
vufa ve İslam’a ilgi duymasının ardında
Aguéli ile olan temasının olduğu söylen-
mektedir. Nitekim Aguéli, Paris’te, 1911
yılında “Al Akbariyya” isimli, İbn Arabi’nin
öğretilerinin okunup tartışıldığı bir toplu-
luk kurdu. Bu topluluğun ilk üyesi de René
Guénon idi.
1904-1913 yılları arasında Mısır’da İtal-
yan gazeteci Enrico Inabato ile Il Convito
(An-Nadi) isimli bir gazeteyi sufi geleneği
yaymak için çıkarttı. Gazete 1913 yılında
İngiltere sömürge güçleri tarafından ya-
saklandı ve kapatıldı.
Aguéli, İslam inancının ideolojileştiril-
mesine karşıydı. 20. yüzyılın ilk yıllarında
Osmanlı İmparatorluğu yıkılma arefesin-
deyken, İstanbul’daki sultanın otoritesi-
ni destekleyici görüşlere sahipti. Bunun
yanında Aguéli’nin İngiliz sömürgeciliği-
ne karşı o kadar şiddetli fikirleri vardı ki,
1916’da Kahire’den “Osmanlı ajanı olduğu”
gerekçesiyle İspanya’ya sürgün edildi. Çok
arzu etmesine rağmen para sıkıntısı sebe-
biyle İsveç’e geçemedi. Bazı kaynaklarda,
İsveç’teki arkadaşlarından para istediği,
fakat Müslüman olduğu gerekçesiyle yar-
dım göremediği rivayet edilmektedir.
Aguéli, 1917 yılında, bir arkadaşının
gönderdiği para kendisine ulaşmadan,
tren raylarının üstünden geçerken bir tren
tarafından ezilerek vefat etmiştir. Cena-
zesi Barcelona’dan Sala’ya gönderilmiş ve
Kristina Kilisesi’nin yakınlarında İslami
usullere göre defnedilmiştir.
Post-Empresyonizm
ekolünden
et-
kilenerek yaptığı
resimler
İsveç Millî
Müzesi’nde, Stockholm’da ve New York’ta
sergilenmektedir. 2006 yılında İsveç Kra-
lı Carl XVI Gustaf’ın himayesi altında,
Aguéli’nin eserlerinin sergilendiği bir ser-
gi açılmış, burada aynı zamanda onun bir
Müslüman olarak insanlığa kazandırdıkla-
rı da anılmıştır.
Aguéli,
ölümünden
sonra
Batı
Avrupa’ya sufizmi getiren ilk sufi olduğu
için “Kuzeyin Nuru” (Nur-u Şimal) olarak
isimlendirilmiştir.