PERSPEKTİF
• SAYI 229 •
MART 2014
52
Tarih
“Türk vaftizi” (Türkentaufen) olarak adlandırılan Türklerin vaftiz edilmesi Barok
dönemin, yani 17. ve 18. yüzyılların önemli olaylarındandı. Savaşın galipleri
“ganimetlerini” yanlarında getirmişlerdi ve onları vaftiz ederek “kâfirler üzerin-
deki zaferlerini” herkesin önünde yeniden ilan edeceklerdi.
17. ve 18.
Yüzyıllarda
Türk Vaftizi
T
ürklerin vaftiz edilmesi meselesi
şimdiye kadar genler, halklar ya
da anayurt konusunda araştırma
yapan akademisyenler tarafından
ilgi görmüş, fakat çok az sayıda
tarihçi bu konu ile meşgul olmuştur. Bunun bir
nedeni konuyla ilgili bilgiye ulaşmanın zorluğu-
dur. Zira bu tür bilgilere kilise defterlerinde ve
buna benzer kaynaklarda çok nadir rastlayabi-
liyoruz. Vaftiz olup Hristiyan ismi alan bir Türk
hakkında kaynaklarda araştırma yapmak son
derece zor bir iştir. Zira Hasan ismi Christian ol-
muş, Züleyha ismi Susanne olmuş, Ali ismi ise
Friedrich olmuştur. Bu insanların çoğu Osmanlı
İmparatorluğu’na karşı yapılan savaşlardan, sa-
vaş esiri veya bir nevi “insan ganimeti” olarak
gelmişlerdir. Kendi memleketleri ve çevrelerin-
STEPHAN
THEILIG
*
»
den koparılarak hızlı bir şekilde aşina olmadık-
ları bir çevreye uyum sağlamak zorunda bırakıl-
mışlardır.
Savaş Esirliğinden Vaftize
Türklerin savaş esiri olarak karşılaştıkları
yeni hayat şartları Osmanlı İmparatorluğu’nda-
ki aynı sıkıntıyı yaşayan Hristiyanlardan çok da
farklı değildi. İslam hukukuna göre Hristiyan sa-
vaş esirleri tutuklandıkları anda esir oluyorlar-
dı. Bu, Roma hukukunda da böyleydi. Tek fark,
Roma hukukunda hukuk terminolojisine göre
tutuklular “köle” olarak isimlendiriliyorlardı.
Savaş esirlerine “uyum süreçleri”nde Alman-
ca ve belli görgü kuralları hakkında yardımcı
olanlar genellikle papazlardı ve bu yardımcılar