60
Tarih
PERSPEKTİF
• SAYI 230 •
NISAN 2014
İ
nsanların mal ve mülklerine el ko-
nulması ya da yerlerinden edilmeleri,
Orta Doğu tarihinin ayrılmaz parçala-
rından. 19. yüzyılın ortalarından baş-
layarak Orta Doğu, milyonlarca Müs-
lümanın, Rusya İmparatorluğu ve daha sonra
da Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna
sınır olan bölgelerden Osmanlı topraklarına
zorunlu göçüne tanık oldu. Bu zorunlu göç
dalgaları ile Tatarlar, Çerkezler, Abazalar, Ab-
hazlar, Çeçenler, Dağıstanlılar; “Rumeli” olarak
bilinen, Osmanlı’nın Avrupa’daki topraklarına
girdiler ve daha sonra Osmanlı Bâb-ı Âlî ile Rus
Çarlık Sarayı arasında Avrupa’da yapılan anlaş-
malar sonucu Anadolu ve Suriye vilayetine göç
etmeye mecbur bırakıldılar. Bu göçmenlerin ço-
ğunun başka seçenekleri yoktu. Zira toprakları
ele geçirilmiş ve Ortodoks Hıristiyanlığın hâkim
olduğu yeni Rus uydu devletlerinde hoş karşı-
lanmamışlardı. Abhazlar ve Abazalar gibi birkaç
gruptan gençler, zorla Rus ordusuna alınıncaya
veya daha da kötüsü Hristiyan olmaya zorlanın-
caya kadar geçen kararsız yılların ardından göç
etmeye karar verdiler. 1820 ile 1860 arasındaki
kırk yıl boyunca, bu gruplar, giderek artan bir be-
lirsizlik ve siyasi gerilimle yaşadılar ve nihayet
kültür, toplum ve dinlerini korumada nispeten
özgür oldukları Osmanlı İmparatorluğu’na göç
etmek zorunda olduklarına karar verdiler. İşte
Orta Doğu’nun modern tarihi tam da bu neden-
le, fethedilen ve fakat sonradan yitirilen mem-
leketlerden hem hızlı hem de kademeli olarak
gerçekleştirilen zorunlu göçlerin tarihidir. Bazı-
ları yaşamlarını korumak için çok acil bir şekilde
kaçmak zorunda kalmış; diğerleri içinse göç ka-
rarı, henüz tehdit kendisini çok baskın bir şekil-
de hissettirmeden, örneğin etnik-dinî kültürleri
küçümsendiği zaman alınmıştır.
Orta Doğu’da Zorunlu Göç
DAWN
CHATTY
*
»
İnsanlar neden evlerini, yurtlarını terk
ederler? Bir topluluğun veya grubun
kaçışını ve göçünü zorunlu kılan
etkenler nelerdir? “Zorunlu” ve “gönül-
lü” göç arasında yapılan genel ayrımı
anlamaya çalışan araştırmacılar bu
soruları sık sık sorarlar. “Zorunlu göç”,
genel olarak siyasi çatışma ya da
devletin çöküşünün bir sonucu olarak
algılanırken; “gönüllü göç”, genel an-
lamda ekonomik kazanç, iş bulmak
ve memleketteki aileye ve sosyal gru-
ba para göndermekle ilişkilendirilir.
Fotoğrafta Atme’de Suriyeli mültecilerin kaldığı bir kampta, aileleri İdlip’teki evlerinden kaçan iki çocuk, çadırlarına doğru yürüyor.
©
Flickr.com/Freedom House