59
NISAN 2014 • SAYI 230 •
PERSPEKTİF
verilen parayı almaması durumunda
dileklerinin yerine gelmeyecekle-
rine inanmaları gibi) halk arasında
dinî emir gibi algılanmasının sebebi
de zaten o dönem devlet tarafından
gönderilen imamların çalışmaları.
Hüseyin Hocanın Samimi Gayreti
“Uzun yıllar imamsız kalan ce-
maatimizin din konusunda biraz ol-
sun bilinçlenmesinde en büyük rol
Hüseyin Hoca’nın.” diye ekliyor Sa-
bahattin Aslan. Hüseyin Hoca, Yam-
bol Müslümanlarının gülen yüzü de-
nilebilir. Kendisi senelerce Yambol’a
bir imamın tayin olmasını beklemiş
ve bu süre zarfında camide gönüllü
imamlık yapmış. Bakmış ki gelen,
giden yok; 33 yaşında, eşini, işini ve
iki çocuğunu bırakıp İmam-Hatip’e
yazılmış. Eğitimi bitince de Yambol’a
dönüp gönüllü imamlığa devam et-
miş. Senelerce ücret almadan hem
imamlık yapmış, hem de cemaatin
dinî eğitimi ile ilgilenmiş. Şu anda
Yambol’da görev yapan imam da
yine Hüseyin Hocanın talebesi.Aslan
ailesi, bugün camiyle tanışan herke-
sin Hüseyin Hocanın emekleri neti-
cesinde burada olduğunu belirtiyor.
Ramazan ayında dinî hassasiyet-
leri artan Bulgaristan Müslümanları
için bu “11 ay dinden ayrı kalıp ra-
mazanda dine dönüş” süreci oldukça
sıkıntılı. Her sene teravih namazı çı-
kışı bir köşede sıkıştırılıp darp edilen
Müslüman gençlerden bahseden As-
lan ailesi, “Polisler sürekli denetim
altında tutuyor cami cemaatini.Tera-
vihler polis denetiminde kılınıyor ve
cemaat bu konuda hiçbir şey yapmı-
yor.” diyor. Bulgaristan’da başörtülü
kadınlara edilen hakaretlerden ötü-
rü sene boyu başörtüsü takmaktan
korkan birçok Müslüman kadın, sa-
dece ramazanda başlarını örtmenin
farz olduğunu düşünüyor. Başörtü-
sü konusu açıldığında Seher Hanım
konuya müdahil oluyor: “Aslında
her zaman başımızı örtmek istiyo-
ruz, ama Bulgarları bir kenara bırak,
kendi büyüklerimiz bile yolda bizi
çevirip, ‘Başın kel mi, neden örttün
başını?’ gibi sorular soruyorlar.” Tüm
bu zorluklara rağmen ramazan ayı
Müslüman cemaati birbirine yakın-
laştırıyor. Toplu iftar yemekleri onlar
için çok önemli, oruç tutmayanlar
bile çoğu zaman iftar yemekleri dü-
zenliyor.
Ülkede Komunizm döneminde
ibadete kapatılıp başka amaçlarla
kullanılan ya da yakılıp yıkılan cami-
lerin pek çoğu hâlâ kullanılamıyor.
Genel olarak oldukça bakımsız olan
camilerin masraflarını cemaat ve
imam karşılamaya çalışıyor. Kısa bir
süre önce maaşa bağlanan imamlar
caminin elektrik ve su faturalarını
karşılamakta güçlük çekiyor. Zaten
bakımsızlıktan harap olan camilere
karşı duyulan düşmanlık ise camile-
rin daha çok zarar görmesine neden
oluyor. Cami pencereleri taşlanarak
kırılıyor. Aslan ailesi bu saldırıların
özellikle ramazan ayında arttığını
belirtiyor.
Müslümanların dinî ihtiyaçları-
nın karşılanması konusunda Bulga-
ristan Müftülüğünün maddi ya da
manevi neredeyse hiçbir faydasının
bulunmadığını söyleyen Aslan çifti,
özellikle Müslüman kadınlara örnek
teşkil edebilecek kadın din görevlisi
ya da vaizeye duydukları ihtiyacı dile
getiriyorlar. Cami önlerinde mumlar
yakıp dilek dileyen, günah çıkarmak
için imama giden insanlar göz önüne
alındığında bu, ciddi bir ihtiyaç.
İslam’ın 14. yüzyıldan sonra gir-
diği Bulgaristan topraklarında asimi-
lasyona maruz kalan Müslümanlar
kendilerini tanımlamakta güçlük çe-
kiyorlar. Kendi içlerinde sessizce yal-
nızlaşmış, zamanla kendilerini hiçbir
yere ait hissedemez olmuşlar. Dünya
üzerinde İslam’ı doğru kaynaklar-
dan öğrenme imkânına sahip diğer
Müslümanlardan beklentilerinin ol-
madığını söyleseler de, din ve ırkla-
rına yöneltilen onca tehdite rağmen
ümidini kaybetmeyen Bulgaristan
Müslümanlarına sağduyulu bir yak-
laşımın vakti geldi gibi gözüküyor.
Ülkede Komunizm döne-
minde ibadete kapatılıp
başka amaçlarla kullanı-
lan ya da yakılıp yıkılan
camilerin pek çoğu hâlâ
kullanılamıyor.
Camilerin bahçelerinde dilek dilemek için bulunan mumluklar