62
Kültür/Söyleşi
PERSPEKTİF
• SAYI 230 •
NISAN 2014
Orta Çağ’da Müslüman İmajı
FATMA
ÇAMUR
»
Claudio Lange, fotoğraf sergisiyle Orta Çağ’dan şimdiye dek açığa çıkmamış Hristiyan sanatı heykel-
lerindeki İslamalgısını gösterdi. Bu heykel ve sanat eserlerinin, İslam’a karşı Haçlı Seferlerini meş-
rulaştırmak amacıyla siyasi araçlar olarak kullanıldığını söyleyen Lange ile Orta Çağ’daki ve şimdiki
İslam imajını konuştuk.
Orta Çağ’daki pek çok resim tablosunun İslam
karşıtı mesajlar ilettiğini söylüyorsunuz. Bumesa-
jın ayırt edici özellikleri nelerdir?
11. yüzyılda Batı Avrupa’da, özellikle Fransa
ve İspanya’da, şaşkınlık verici milyonlarca hey-
kel kiliselerde kullanılmıştır. Açıkçası ben bu
heykelleri Hristiyan dünyasının İslam’a Tanrı
adına saldırısını destekleyen ve Müslümanların
iktidarı altındaki Kudüs’ün kurtuluşu için yük-
seltilen propaganda araçları olarak görüyorum.
Haçlı Savaşları kutsal savaşlardır. Her kutsal
savaşın arkasında, isyan eden şeytan karşısında
tek Tanrı’nın savaşması temeli vardır. Bu min-
valde kadın, çocuk ya da yaşlıların kurban veril-
mesinde özür dilenecek bir durum söz konusu
bile değildir. Zira her kutsal savaş, Tanrı’ya layık
olmayan mahlukatın yok edilmesi içindir.
Burada söz konusu olan “yabancı”nın temel
özelliği ise “çirkinlik”tir. O zamanlar Müslüman
düşmanı tasvir eden heykeltıraşlık da, üstlendi-
ği tahrik edici vazifeyi ifa etmek için hiçbir sınır
tanımamıştır: Figürler pornografik, alay edici,
zalim ve vahşicedir. 14. ve 15. yüzyıldan itibaren
resim sanatının eserleri de yine aynı şekilde sa-
vaş propagandası amacıyla üretilmişlerdir.
Bu tasvirlerle Haçlı Savaşları mı meşrulaştırıl-
maya çalışılıyordu?
Haçlı Savaşları, Papa II. Urban tarafından
1095 yılında Clermont-Ferrand’da temellendi-
rilmiş ve şöyle denmiştir: “Hristiyan dünyasın-
da sefalet ve şiddet hüküm sürüyor ve bu artık
son bulmalı.” Haçlı Savaşları, zengin ve medeni
olarak daha üst kademede yaşayan Müslüman-
ları Tanrı’nın bir numaralı düşmanı olarak gös-
tererek insanların öfkesini yönlendirmek ama-
cıyla kullanılmıştır.
1187’de Hristiyan Tanrısının kendine en
müşahhas savaşı, Kudüs’le birlikte Müslüman-
lar lehine kaybedildikten sonra, Batı’da kutsal iç
savaşların çağı olan Gotik ortaya çıktı. 1204’de
4. Haçlı Savaşında Hristiyan Bizans’a beklenme-
dik baskın, hemen akabinde her yerde Yahudi-
lere karşı (kutsallaştırılmış) kıyımlar, Cermen-
Roman dinî tarikatı olan Töton Şövalyelerinin
Haçlı olarak kutsallaştırdığı köle savaşları; Gü-
ney Fransa’daki Katharizm katliamları gibi mer-
hametsiz (aynı zamanda da kutsal) kâfir avları...
İç savaşlarla dışarıdaki savaşların birbiriyle
olan sıkı ilişkisi –ki ben bunu çok vahim bulu-
yorum- nedense görmezden gelinir. İç savaşlar
ya da diğer adıyla kardeş kavgaları da, tıpkı kut-
sal devrim savaşları gibi (“Vatan yahut Ölüm”
gibi sloganlarla), kutsallaştırılmıştır. Stalin’in
burjuvaziye, Troçkistlere ya da üst sınıf çiftçi-
ler olan “kulaklar”a karşı yürüttüğü iç savaş da
kutsaldı; Amerika Birleşik Devletleri’nde Aryan
Kardeşlerin Afro-Amerikalılara karşı giriştiği
savaş da; Sünniler ile Şiiler arasındaki eskiden
beri cereyan eden mücadele de kutsaldı.
Bugün pek çok Müslüman, Hristiyanlarla yan
yana yaşıyor. O zamanlar Müslümanlar sadece
hikâyelerden ya da savaşlardan mı biliniyordu?
Müslüman ve Hristiyanlar ancak Güney İtal-
ya ya da İspanya’da karşılaşabilirlerdi. Her türlü
barış isteği, o zamanların Kilise gücünü elinde
tutan ve Papa II. Urban’ı atayan Fransız mer-
kezli Cluny Tarikatının fetva makamında olması
sebebiyle söz konusu olamazdı.
Haçlı birliklerini harekete geçiren, içteki ba-
rış ortamının bozukluğu ve Batı’daki sefaletti; o
zamanlar 3. dünya Batı’ydı; İslam 2. dünya idi ve
Bizans da 1. dünyayı temsil ediyordu. Kilise’nin