Irene Mihalic
(Yeşiller-İçişleri Siyasetçisi)
“Burada yetişen ve Almanya’da radikalleşerek
Selefi gruplara katılan gençlerin meseleleri yine
burada ele alınmalıdır. Bu durumda eyalet hükû-
metinin önleyici tedbirler ve polisin bütçesini
neden kıstığı anlaşılmazdır.”
Foto:
©
IreneMihalic
Hans-Georg Maaßen
(Anayasayı Koruma Dairesi
Başkanı)
“Farklı aşırı grupların arasındaki şiddet eylemleri-
nin bizim caddelerimizde vuku bulmaya devam
etmesi endişe nedenidir.”
Foto:
©
Bundesamt fürVerfassungsschutz
28.10.2014
...
...
Köln’de kendisini“Holiganlar Selefilere Karşı”
(HoGeSa) olarak isimlendiren grubun protesto
gösterisinde katılımcılar, kendi dünya görüşleri-
ne uymadığına inandıkları insanlara saldırdı, nazi
sloganları attı ve polis araçlarını devirdi.
Pegida isimli oluşum Dresden’de ikinci gösterisi-
ne hazırlanmaya başladı.
senli ve şiddet eğilimli ekstremizmin bağlamı ve
İslam’ın kurumsallaşması aşamasında kendisine
beklentiler yüklenen ilahiyatların kısa vadede,
gençlerin sahih din anlayışı ihtiyacını karşıla-
yıp karşılamayacağı sorusu ortaya çıkacaktır. Bir
yandan din algısıyla tabanın İslam anlayışından
uzak yorumlar ortaya koyan, diğer yandan siya-
setin beklentilerine odaklanmış gibi hareket eden
bilim çevresinin bir alternatif oluşturup oluştura-
mayacağı yakın gelecekte cevabını bulacak soru-
lar arasındadır.
Bu olguları bir bütün olarak ele aldığımız-
da şiddete dayalı bir ekstremizmden uzak tutan
geleneksel irşadın ve sahih İslam anlayışının un-
surları olan Asr-ı saadet, Peygamber ve Sahabe
sevgisi, korunması gereken unsurlardır. Zira, din-
darlaşma sürecine girmiş ve sahih bir İslam anla-
yışı arayışında olan genç neslin ihtiyacına, belirli
metodolojiler takip eden geleneksel anlayışların
cevap vereceğini görmek gerekir. İslami kuruluş-
ların bu bağlamda en önemli görevlerinin başın-
da, geleneksel birikimlerini gençlere ulaştırma-
nın yol ve yöntemlerini tespit edip, araçlarını ve
imkânlarını geliştirip kitlelere aktarması gelmek-
tedir. İlahiyatlar, karşılıklı istifade imkânlarını
gözeterek bu alanda İslami kuruluşlarla dirsek te-
ması hâlinde hareket ederek katkı sağlayabilirler.
Sakal, cübbe ve başörtüsü gibi bazı dinî un-
surların ivedilikle ekstremizm ve şiddet tanım-
lamalarından çıkarılması ve bir iade-i itibarda
bulunulması kaçınılmazdır. Dindarlığın bu tür
dışa vurumlarının şiddet ve ekstremizmle ilgisi
olmamakla birlikte, bu unsurları üzerinde taşıyan
insanların kamuda oluşturulan algıdan etkilenen
geniş kitleler tarafından tehlike belirtisi olarak
kabul edilmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Kamu-
daki bu algı, Müslüman gençler arasında oluşan
dışlanmışlığın yaygınlaşmasına ve bazılarının da
şiddete yönelmesine sebebiyet verebilmektedir.
Özetle, mevcut cami ve dernekler doğrudan
şiddet kullanan grupların oluşmasına sebebiyet
vermedikleri gibi, gençleri özellikle bu gibi du-
rumlardan uzak tutabilmekteler. Fakat ulaşama-
dıkları, dini bir yaşam biçimi olarak yeni keşfeden
genç nesil Müslümanlar vardır. İslami kuruluşla-
rın başlıca görevleri arasında bu gençlere, gele-
neksel din anlayışlarının ihtiyaç duyulan sahih
din anlayışının olduğunu izah yöntemlerini tes-
pit etmek ve buna göre yaşayabilmenin zeminini
oluşturmak bulunmaktadır. Bu gençler bir ölçüde
dışlanmışlık duygusuyla hareket ettikleri için ve
İslam’ın da egemen toplum, küresel ve lokal si-
yaset ve medya tarafından dışlandığını görerek,
kendilerine yeni bir hayatiyet sağlayan İslamüze-
rinden dışlanmışlığın beraberinde getirdiği tepki-
selliklerini dışa vurabilmekteler. Görüş farkı veya
bazı başka sebeplerden dolayı Müslümanları tem-
sil eden kurum ve şahısların, siyaset ve medyaya
karşı eleştirel tavır alma konusunda pasif kalması
ve Müslüman genç kitlenin beklentilerine cevap
verememesi, özellikle tepkisel bir dindarlık süre-
cinde seyreden genç Müslümanların nezdinde bu
yapıları bir seçenek olmaktan çıkarabiliyor. Şayet
İslami kuruluşlar, cami ve dernekler, gitgide eği-
tim seviyesi ve sayısı yükselen bu gruplar için bir
seçenek olabilmek istiyorlarsa, o takdirde İslam
dünyasındaki meseleler ve Batı’daki Müslüman-
ların ve İslam’ın konumu ile ilgili, medyanın ve
siyasetin her geçen gün daha da belirginleşen
çifte standardı karşısında genç kitleler tarafından
beklenilen muhalif tutumu ortaya koyup, aynı za-
manda bu gençlerin bu kuruluşların çatıları altın-
da fikrî ve siyasi aktivitede bulunup gündemdeki
sorunlarla ilgili duruşlarını oluşturabilecekleri ve
ortaya koyabilecekleri katılım ve etki sahalarını
geliştirmeleri gerekir.
*Osnabrück İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi olan Gümüş’ün
uzmanlık alanları Avrupa ve İslam ve eğitim felsefesi ile İs-
lam din eğitimidir.