

geliştirilmesi ve uygulanması da çalışmanın bir
kısmını oluşturuyor. Konseptin oluşturulması
ile 2015 yılında çalışmaya başlayacak derneğin
kurulumunu gerçekleştirmiş durumdayız.
Güvenlik kurumlarına göre aşırılar tekil kişiler
ve bu kişilerin cami cemiyetleriyle genellikle iliş-
kileri bulunmuyor. Yine de cami cemiyetleri so-
runun bir parçası olarak görülüyor. Şimdi de bu
cemiyetler çözümün bir parçası hâline mi geldi?
Genellemelerden kaçınmak zorundayız. Teh-
likeli olarak gözlenen ve radikalleşme süreç-
leri için elverişli olan tek tük cami cemiyetleri
var. Fakat eyalette iki büyük İslami kurum ile
yakın ve güven ilişkisi içerisinde çalıştığımızı
özellikle belirtmek istiyorum. Bu çalışma, şid-
det yanlısı ve aşırı ideolojiye kararlı bir şekilde
karşı çıkmaya dair ortak bir kanaat içerisinde
gerçekleşiyor. Radikalleşmeler genellikle cami
cemiyetleri dışında, forum ya da internet plat-
formları üzerinden gerçekleşiyor. Aşağı Sak-
sonya’da bilinçli bir şekilde DİTİB ve Şura ile
kooperasyon sürdürüyoruz.
Birçok araştırma Müslümanların iç güvenliğe
dair konularda tematize edildiğini, Müslümanla-
rın tehdit olarak algılanmasına da bu kontekstin
katkı sağladığını ortaya koyuyor. Siz bu bozuk al-
gıyla ne şekilde mücadele etmeyi düşünüyorsu-
nuz? Örneğin aşırıların vatandaşlıktan çıkarılma-
sına dair önerileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Araştırma ve istatistikler doğru bir şekilde
okunmalı ve çoğu zaman da sorgulanmalıdır.
Mevcut çalışmalar farklı yaklaşımlar ve sonuç-
lar da ortaya koyabiliyor. Benim için bu anlam-
da önemli olan çözüm odaklı yaklaşımları bul-
mak ve İslami derneklerle güvenilir bir işbirliği
içerisinde çözümleri hayata geçirmek. Bu, bah-
settiğiniz damgalamaya somut bir şekilde karşı
koyabilmek için önemli bir siyasi ve toplumsal
gösterge. Radikalleşen ve buna bağlı şiddet ey-
lemleri ortaya koyan insanlara yönelik oturum
ya da vatandaşlık kanununda yapılabilecek hu-
kuki değişikliklerin, bu eylemleri ne derecede
önleyebileceği güvenlik uzmanları tarafından
da farklı şekillerde tartışılıyor. Bu anlamdaki
gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz. Suriye
ve Irak’taki gelişmelere dayanarak ceza huku-
ku sertleştirilmeli mi sorusuna ise şöyle cevap
verebilirim: Alman Ceza Kanunu, kanuna ay-
kırı şiddet eylemlerinin cezai müeyyidelerle
karşılaşması için yeteri kadar geniş bir yaptı-
rım kataloğuna sahip. Fakat burada da açık ve
güvenilir bilgiler olması durumunda devletin
yeni fenomenlere uygun bir şekilde tepki gös-
termesi zorunluluğu bulunuyor.
Alman makamları terör alarmı verdi. Dışişleri
Bakanlığı saldırı ve kaçırma riski konusunda
uyarıda bulundu.
Thomas de Maizière
(CDU-Federal İçişleri Bakanı)
“Almanya’dan radikalize olmuş savaşçıların
Irak ve Suriye’ye terör götürmesine müsaade
edemeyiz. Aynı şekilde savaş tecrübesi edinmiş
teröristlerin geri dönmeleri ve cihadı bizim
caddelerimize taşıması da kabul edilemez. (...)
IŞİD’in yasaklanmasına ek olarak neler yapmamız
gerektiğini araştırıyoruz.”
Heiko Maas
(SPD-Federal Adalet Bakanı)
“Aksiyonizme karşı uyarıyorum. IŞİD teröründen
korkarak özgür ve demokratik temel sistemimize
zarar vermemeliyiz. Eğer hukuk devletimizi bu-
damaya başlarsak, teröristler amaçlarına ulaşmış
demektir.”
Foto:
©
SPD/Maas_Pressefoto_Quer_03
28.09.2014
26.09.2014
...
Benim için önemli olan çözüm odaklı yaklaşımları bulmak ve İslami dernek-
lerle güvenilir bir işbirliği içerisinde çözümleri hayata geçirmek. Bu, damga-
lamaya karşı koyabilmek için önemli bir siyasi ve toplumsal gösterge.
Foto:
©
Flickr.com/ChristlichesMedienmagazinpro