45
OCAK
2015 • SAYI 237 •
PERSPEKTİF
internet imamlarından öğrendikleri ayet, hadis
ve fıkhi misalleri, toplumdaki yara ve hastalık-
lara ilaç olarak değil, topluma karşı silah olarak
kullanmaya devam edecekler. Böylece iki taraf
da kaybeden olacak.
Radikalizm tartışıldığında, İslam’ın reforma
ihtiyaç duyduğu gibi siyasi bir ajanda ve arzu
dikkat çekiyor. Müslümanların arasında, sadece
Müslüman olduğu için şiddete meyilli olan bir
kesim var mı sizce, bu eğilimin nedenlerini İs-
lam’la ilişkide mi aramak gerekir?
Konu gerçekten İslam dini mi? Reform tar-
tışmaları veya siyasi bir ajanda, mesela “İslam
devleti” terimi ne zamandan beri tartışılıyor?
Bu tartışmalar Avrupa sömürgeciliğinden son-
ra başlamış. Avrupa tarihinde oluşan seküle-
rizm, laisizm, sosyalizm, komünizm, faşizm
ve demokrasi gibi siyasi gelişmelere alternatif
bir İslam siyasi modeli oluşturmak isteyenler,
İslam’ı siyasetleştirmeye, bir ideoloji yapmaya
başlamışlar. Bazıları hilafeti geri getirme giri-
şimine, bazıları şura-demokrasi kıyaslamasına
bağlanırken, İslam’ın dinî, manevi ve uhrevi
boyutu tamamen unutulmuş; İslam onların
dünyasında bir ideoloji olmuş. Bu ideolojik
gruplar her ne kadar azınlık olsalar da İslam
tartışmasında ön plana geçmelerinden dola-
yı İslam ve Müslümanlar Almanya’da dinî ve
manevi anlamda değil, siyasi platformda de-
mokrasiye rakip olarak tartışılıyor. Bu nedenle
birileri, “Sizce önce Kur’an mı anayasa mı?”,
“Demokrasi mi, İslam mı?” şeklindeki yanlış
sorularını bize yöneltiyor.
İslam ile şiddet tartışmasında araştırmalar
gösteriyor ki, şiddetin nedenlerinden biri ada-
letsizlik, diğeri ise yine şiddettir. Adaletsizlik
ve şiddet hem sanayi devletlerinin İslam top-
lumlarındaki sömürge ve savaşları ile alakalı-
dır, hem de bu ülkelerdeki diktatörlerin kendi
halklarına uyguladıkları sayısız adaletsizlik ve
şiddet ile alakalıdır. Birçok araştırma, şiddete
meyleden genç Müslümanların çoğunun İslami
bilgisinin çok az ve temel bilgilerinin mevcut
bile olmadığını, özel hayatlarında şiddet ve
adaletsizlikle karşı karşıya olduklarını
gösteriyor. Yani gençleri şiddete sürük-
leyen sorunların bazılarının yaşadığı-
mız toplumla ilgisi yok, bazıları ise tamamen
biyografik özellikler. İslam bu durumdaki in-
sanlara bir ümit, bir kurtuluş yolu olarak geli-
yor. Gerçekten de internet vaizleri bu çaresiz-
lik içerisindeki gençleri kendi taraflarına çekip,
onların da desteği ile sorunların çözüleceğini
açıklayarak, onlara güç ve ümit veriyor. Şim-
diye kadar hayatında hiç birşey başaramamış
genç, kendisini İslam âlemininin kurtarıcısı
olarak görüyor. Fakat nasıl? İnsanlara faydalı
olmakla mı, yoksa onlarla savaşmakla mı? İşte
sorun burada başlıyor.
İslam’a susamış gençler, merhamet
ve edepten uzak internet imamla-
rından öğrendikleri ayet, hadis ve
fıkhi misalleri, toplumdaki yara ve
hastalıklara ilaç olarak değil, top-
luma karşı silah olarak kullanmaya
devam edecekler. Böylece iki taraf da
kaybeden olacak.
©
Theo Müller