Kobani için düzenlenen protestolarda Batı dev-
letlerinden askerî destek istenirken Hamburg’ta
Kürtlerin IŞİD’e karşı protestoları olaylı geçti.
Selefiler ile Kürt gruplar arasında çıkan gerginlik-
lerde 1 kişi yaralandı.
Ralf Jäger
(SPD-KRV İçişleri Bakanı)
“(Selefi gruplara) sapmayı engellemek aşırı de-
recede zor. Kimlik kartının alınması da yardımcı
olmayacaktır; mesele bütüncül bir konsepte
ihtiyaç duymaktadır. Bu konseptin bir parçası
da önleyici tedbirlerdir. Ebeveynler, kardeşler ve
öğretmenler, genç erkeklerin Selefi gruplara kay-
dığını farkettiklerinde, bu sapmanın yaşandığı
yerde bazı araçlara ihtiyacımız var.
18.10.2014
08.10.2014
Biz bunu Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde gerçek-
leştirdik ve diğer eyaletlerdeki meslektaşlarıma
da bunu önerdim. Selefilere kayan gençleri
etkilemek ve onları geri kazanmak için imamlar,
cami cemiyetleri, okul ve gençlik dairelerinin bir
masada bir araya gelmesine ihtiyacımız var.”
Foto:
©
Flickr.com/nrwspd
bir mevzudur ve bizatihi olumsuzluk veya şiddet
potansiyeli içermez. İkinci husus ise, Müslüman
toplum açısından temelde olumlu, çevrenin ve
toplumun bu hususu ele alış yöntemi itibariyle
olumlu veya olumsuz neticeler doğurabilecek bir
olgudur. Üçüncü hususun ortaya çıktığı alan ise,
İslam’ın ve Müslümanların ancak ve ancak ege-
men toplumun kanaat oluşturan, insanları eğiten
ve etkileyen, söylem ve siyaset geliştiren ve bu-
nunla birlikte Müslümanların etkinliğinin çok az
veya sadece katılımları üzerinden bütünün içinde
eritildiği mekanizmanın bir objesi olduğu alandır.
Bu alanın fikir ve algı oluşturan etkinleri ise başta
siyaset olmak üzere medya ve akademyadır.
Araştırmalar göstermektedir ki, şiddet boyu-
tu olan dinî ekstremizm, Müslüman gençlerin
önemli bir kısmına hitap eden cami ve gençlik lo-
kallerinde gerçekleşmemektedir. Buralarda daha
çok ilk iki hususun alanına giren bir dinîleşme ve
dinî sosyalleşme bulunmaktadır. Fakat özellikle
üçüncü hususta cami ve gençlik lokallerinin etki-
siz ve yetersiz kalması, genç nesillerin yeni ara-
yışlara girmesine sebep olabilmektedir. Din ile bir
yaşam biçimi olarak yeni tanışan genç bir Müs-
lüman, birçok sebepten dolayı hissettiği sosyal
dışlanmışlığını, İslam dininin de içinde bulundu-
ğu toplumdaki dışlanmışlığıyla özdeş kabul edip
benimsemesi, kendisini dini ile birlikte egemen
toplumdan ayıran önemli bir unsur olarak kabul
etmesine sebebiyet verebilmektedir. Böylelikle
İslam, bu genç için onu ayrıştıran yeni bir farkın-
dalık hâlidir. Bu durum, bu şartlar altında doğal ve
yadırganmaması gereken bir durumdur.
Bu yeni farkındalığı en belirgin ve en “doğru”
şekilde yaşamak isteyen genç Müslüman, bunu
kendisini fikren ve şeklen toplumdan ayrıştıran
bir din anlayışında arayabilir veya dinin, içinde
yaşadığı toplumdan ayrıştıran özelliklerini anlam
dünyasına alır. Yani küresel ve lokal düzeydeki et-
kinlerin etkilerinin yansıdığı egemen toplumun
İslam ve Müslümanlarla ilgili oluşturduğu olum-
suz atmosfer ve ortaya koyduğu tutuma karşılık
İslami kuruluşların tepkisizliği ve etkisizliği, dini
bir yaşam biçimi olarak kendine seçen ve seçer-
ken de tepkisel bir dindarlığa yönelen gençleri
yeni arayışlara, insan veya çevrelere yönlendire-
bilmektedir. Küresel ve lokal düzeydeki İslam ve
Müslümanlarla ilgili gelişmelerle ilgili tepkiselli-
ği sadece dindarlığa yeni yönelen gençlerle sınırlı
tutmak gerçekçi olmaz. Zira, İslam’ın ve Müslü-
manların küresel ve lokal düzeyde adaletsizliğe
uğradığı ve siyaset, medya ve akademyanın kat-
kı ve etkileriyle olumsuz bir imaja sahip olduğu
algısı, Müslümanlar arasında meşrep, cemaat ve
yorum farklarına rağmen yaygın bir kanaat olarak
tespit edilebilir.
İslami Kuruluşların Sorumlulukları
Egemen toplumun etkinlerinin–ki bunlar ara-
sında kimi zaman Müslüman aktörler de vardır–
dışlanmışlığa sebebiyet veren açıklamaları ya da
sorun tanımlamaları, bazı konularda belirginlik
kazanmaktadır. Küresel bazda örneklendirecek
olursak, Orta Doğu’daki gelişmeler hakkında kü-
resel ve lokal (Alman) siyasi aktörlerle medya-
nın sunduğu yorumların, Müslümanların farklı
kanallar üzerinden edindiği bilgi ve yorumlarla
uyuşmaması, Müslüman genç kitlenin yaşadıkla-
rı ülkedeki mevcut algıya tavır almasına sebebi-
yet vermekte ve kurumlarına karşı güven sorunu
oluşturmakta; en iyi ihtimalle zamanın ve içinde