47
OCAK
2015 • SAYI 237 •
PERSPEKTİF
*Bremen Üniversitesi Hukuk bölümü mezunu olan Yol-Ge-
dikli, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Hukuk Departma-
nı’nda çalışmaktadır.
daima kullanılmaktadır. Rübner ve Mohr’un da
belirttiği üzere güvenlik diyaloğu, Müslümanla-
rın damgalanmasına neden olduğu için oldukça
problemlidir. Bu durum İslami kurumların bilinç-
li bir şekilde itibarsızlığa itilmeleri amacıyla ger-
çekleştirilmekte, bu kurumları küçük düşürmek
için yasaklama, yaptırım tehditleri ve denetleme
aşamalarının ilanı gibi araçlar kullanılmaktadır.
Bunun dışında Anayasayı Koruma Dairesi dinî
kavramların ya da dinî kavramlara atıfla oluştu-
rulmuş ifadelerin tanımlanmasında söz sahibi
olmaya çalışmakta, örneğin İslamcılığı İslam’ın
siyasileştirilmesi olarak tanımlarken, “cihad” ya
da “cihadist” kavramlarını şiddet uygulamaya
hazır teröristler için kullanmaktadır. Bu nedenle
“cihad”, birçok insan için savaş ve terör ile, dola-
yısıyla da oldukça olumsuz bir şekilde çağrışım
yapmaktadır. Eyalet Anayasayı Koruma Dairele-
rinin göze batan bu eksik yorumlarıyla meşgul
olunduğunda ise ilgili kurumlar kendi hatalarına
eleştirel yaklaşıp bunları düzeltme yoluna git-
mekten ziyade, “düşman” algısının devamı olan
suçlamalarda bulunmaktadır.
Bu dairelerin, Müslümanlara yönelik ön yar-
gıların kurumsal olarak üretilmesine katkı sağ-
laması bir yana, bu ön yargıların kamuoyunda
ne şekilde desteklendiği de incelemeye değerdir.
Örneğin Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin
İslamcılık ve İslami terörizm departmanının
idarecisi olan Rita Breuer, üniversitelerde ve
Friedrich Ebert ya da Konrad Adenauer gibi siya-
si vakıflarda oldukça hoş karşılanan bir konuş-
macıdır. Katolik Herder Yayınevinden fetvaların
fıkhi kalitesine dair bir yazısı yayımlanan Breuer,
gazeteci ve yayıncı olarak çalışmaktadır.
Pro Köln ya da Pro NRW gibi aşırı sağ popü-
list “halk inisiyatifleri”nin meşrulaştırılması da
Anayasayı Koruma Dairelerinde gerçekleştiril-
mektedir. Örneğin Avrupa’nın birçok yerinde
yapım aşamalarında sağ popülist protestolara
sahne olan camilerin önlenmesi için bu kurum-
ların raporları referans olarak kullanılmaktadır.
Raporlarda adı geçen Müslüman dinî cemaatler
uğraştırıcı girişimler neticesinde birçok durum-
dan “kazanan” olarak çıksalar da, bu ancak çok
yorucu bir süreç sonunda gerçekleşmektedir.
Müslüman cemaatin toplum genelinde damga-
lanması ve genel bir zan altında bırakılması ise,
toplumsal hafızada etkisini sürdürmeye devam
etmektedir.
2000 yılında NPD için kapatma başvurusu
yapıldığında, 1996 ile 2002 yılları arasında 560
kişilik NPD üyelerinin yüzde 15’inin Anayasayı
Koruma Dairelerinin maaş listesinde bulundu-
ğu ortaya çıkmıştı. Sosyal bilimleri ve medyayı,
siyasetin ilgileri için araçsallaştıran metotlarla
radikallik ve ekstremizmle mücadele program-
ları kurgulandığı düşünüldüğünde, bu program-
lara tedbirle yaklaşmanın gerekliliği de ortaya
çıkmaktadır.
©
Flickr.com/HU Kampa
Anayasayı Koruma Daireleri ile ilişkisi hâlâ aydınlatılamayan NSU‘nun
öldürdüğü Halit Yozgat‘ın ismi Kassel‘de bir meydana verildi.