21
OCAK 2014 • SAYI 227 •
PERSPEKTİF
derilmişti. Ailesi 17 sene önce iç savaşın hâkim
olduğu Lübnan’dan kaçarak Almanya’ya iltica
ettiğinde resmî mercileri kökenleriyle ilgili yan-
lış bilgilendirdikleri gerekçesiyle cezalandırılan
Gazale, bir yaşındaki kızı ve karnındaki bebeğiy-
le, üstelik iki küçük kız çocuğu ve eşinden kopa-
rılarak dilini ve kültürünü bilmediği bir ülkeye
gönderilmişti. Sivil toplum kuruluşları ve mül-
teci dernekleri nezdinde uzun seneler Salame ve
çocuklarının Almanya’ya geri alınması için kam-
panyalar yürütülmüş ve Salame, 2013 Mart ayın-
da 8 senedir görmediği ailesine kavuşabilmişti.
Ancak Gazale Salame ve eşi Ahmed, 8 senelik
ayrılığın sebep olduğu yıkım ve yabancılaşmanın
ardından tekrar bir araya gelemedi.
Gazale ve Naso aileleri, Almanya’da yürütü-
len insanlık dışı mülteci politikasının sembolü
olarak anılırken, ismi ve hikayesi bilinmeyen
binlerce mülteci, katı mülteci politikasının so-
nuçları karşısında çaresiz bekliyorlar.
Sınır Dışı Edilmek
atar atmaz hapse atılmaları, aylar süren tutuklu-
luk süresince sürekli sorgulama ve kötü muame-
leye maruz bırakılmaları, onları Suriyeli yetkilile-
rin “merhametine” teslim eden Alman yetkilileri
ilgilendirmemiş, hatta dönemin Hannover Eyalet
İçişleri Bakanı Uwe Schünemann, Enver ve Be-
dir Naso’nun Suriye’de tutuklanmalarını, kimlik
araştırması ile ilgili mutat bir uygulama olarak
tanımlamıştı. Enver ve Beşir Naso büyük ölçüde
sivil toplum örgütlerinin girişim ve destekleriyle
tam 28 aylık hapis ve sefalet dolu bir sürgünün
ardından 2013’ün başında yeniden Almanya’ya
kabul edilerek ailelerine kavuştular.
Naso ailesi, Almanya’nın insan haklarını
ihlal etme pahasına uyguladığı mülteci politi-
kasının maalesef tek örneği değil. 2005 yılında
Türkiye’ye sınır dışı edilen aslen Lübnan kökenli
bir Kürt olan Gazale Salame, yine sabaha karşı,
eşinin iki kızını okula götürdüğü esnada ani bir
operasyonla evinden alınarak Türkiye’ye gön-