27
OCAK 2014 • SAYI 227 •
PERSPEKTİF
Bizi Za’atari Mülteci Kampı’ndaki durum
hakkında biraz bilgilendirebilir misiniz? Bir
mültecinin kamptaki günlük hayatı nasıl?
Kampın kuruluşundan bu yana kurtarabile-
ceğimiz her hayatı kurtarmayı başardık. Her gün
3.8 milyon litre içme suyu (kişi başına günlük
35 litre), 2 bin 100 kalori değerinde temel gıda
maddesi ve 400 bin adet ekmeği de içeren takvi-
ye gıda maddesi tedarik ediyoruz. 13 bin 500 aile
prefabrik konteyner evlerde yaşıyor. 3 bin aile şu
an hâlen çadırlarda yaşamakta, fakat Ocak ayı
bitmeden onları da prefabrik konteynerlere yer-
leştirmiş olmayı umut ediyoruz. Kampta mülte-
cilerin sağlık sorunlarıyla ilgilenen hastaneler,
muayenehaneler ve sağlık çalışanları ile 3 okul
ve çocuklara yönelik birçok oyun ve spor alanı
mevcut. Hanelerin yüzde 73’ünde elektrik var,
yüzde 70’i ise kendine ait özel tuvalet ve banyo-
ya sahip. Kamptaki bazı caddeler asfalt kaplı, bir
kısmına ise çakıl taşı dökülmüş durumda. Eski
kampın sokakları ise maalesef toprak ve dolayı-
sıyla çamurlu olduğundan iyileştirme ve onarım
gerektiriyor. Kamp sakinleri şu an evlerini kışa
hazırlama ve gerekli iyileştirmeleri yapmakla
meşguller. Onarım işlemleri oldukça zaman-
larını alıyor. 12 bin çocuk ilkokula devam edi-
yor. 2 bin mülteci ise insani yardım kuruluşları
bünyesinde sokakların temizlenmesi veya öğ-
retmen ve sağlık personeli olarak vasıflı hizmet
alanlarında çalışıyor. Ayrıca her gün battaniye,
kalın giysiler, gaz ısıtıcısı, gaz ve plastik çarşaf
gibi kışlık ihtiyaç maddesi dağıtımı yapıyoruz ve
kamp sakinleri de hemen her gün bu dağıtımla-
ra iştirak ediyorlar.
Kampta farklı nedenlerle travmatize ol-
muş pek çok insan bir arada yaşıyor. Bu bağ-
lamda kampta en sık karşılaşılan sorunlar
neler?
80 bin sığınmacının her birinin başka bir
hikayesi var ve her gece yaklaşık 700 Suriyeli
sığınmacının kampa ulaşmasıyla bu hikayele-
re yenileri katılıyor. Bu kadar çeşitli bir insan
topluluğuyla suni bir cemiyet ruhu oluşturmak
barış ortamında bile zorken, bu şartlar altında
daha da güçleşiyor. Güç, nüfuz ve desteklerden
yararlanma konusunda bir rekabet söz konusu.
Sığınmacıların pek çoğunun, ticari faaliyetleri-
nin yoğunluğuyla bilinen Suriye’nin güneyin-
deki Deraa bölgesinden gelmiş olmalarına bağlı
olarak kampta da pek çok ticaret alanı oluştu-
ruldu ve buna bağlı olarak ölçülü bir rekabet var.
Sık sık aileler arasında düşmanlığa neden olan
şiddet olayları patlak vermiş olsa da bu tip olay-
lar zamanla kamp sakinleri arasındaki ilişkilerin
daha sağlam bir zemine oturmasına neden oldu;
sorunların bir kısmı muhtarların da arabulucu-
luğuyla çözüme ulaştırılmış durumda. Erkekle-
rin çoğu Suriye’de kaldığından, çoğunlukla ba-
baları yanlarında olmayan ailelerin çocuklarını
kontrol etmek oldukça güç ve bu çocukların pek
çoğunun çalışıyor ve sömürülüyor olması büyük
bir sorun teşkil ediyor.
Kamptaki sığınmacılar, bilhassa çocuklar
psikolojik destek alıyorlar mı? Onların iyim-
ser ve gelecekten umutlu kalabilmeleri için
ne gibi aktiviteler sunuyorsunuz?
Çocukların okula devam etmelerini sağla-
manın yanı sıra problemli çocukları hedef alan
özel destek hizmetleri sunuyoruz. Kampta Kore
ve Norveç futbol kuruluşlarının yaptırdığı 7 adet
futbol sahası, birkaç çok amaçlı spor alanı ve
son olarak da bir tekvando merkezi var. Ürdün
Prensi Ali, Michel Platini ve UEFA, futbol ant-
renörlerinin yetiştirilmesine destek oluyorlar
ve bu anlamda ilk futbol turnuvası düzenlendi.
Ayrıca bir gençlik eğitim merkezi öğrencilere
okuldaki dersleri yakalayabilmeleri için ilave
dersler ve mesleki eğitim konularında yardım-
cı olurken, kamptaki pek çok kadın merkezi de
kadın sığınmacılara yönelik rehberlik hizmeti ve
gelir getirici aktiviteler sunuyor.
Kampta sizi en çok etkileyen olay neydi?
Geçtiğimiz Nisan ayında çadırlardan birinde
çıkan ve 4 küçük kardeşin ölümüyle sonuçla-
nan yangın sonrasında 200 mülteci, kayıt büro-
muzu istila ederek oldukça şiddetli bir protes-
to gerçekleştirdiler. Kalabalığı sakinleştirmeyi
başardıktan sonra onlarla kamptaki mevcut so-
runları ve çözüm yollarını tartıştık. Görüşme-
nin sonunda genç bir adam bana, “Eğer kampla
ilgili planlarınızı gerçekleştirirseniz biz sizle-
re taş değil, ancak çiçek atarız ve size hürmet
gösteririz!” dedi. Bunun için öncelikle çiçekleri
yetiştirmemiz gerektiği konusunda onlarla an-
laştık. Bugün artık kampın birçok yerinde çiçek
tarhları var.