Dosya
leri benimseyen insanlara yönelik girişimlerde
bulunulur. Buradaki hedef, “tamamlanmış bir
radikalleşme” sonucunda sözlü veya fiilî eylemde
bulunan gencin, bu davranışlarının tekrarlanma-
masıdır. Gençlik hapishanelerinde sunulan çalış-
malar bunlara örnek olarak verilebilir.
Önleyici Tedbirlere Dair Temel Sorunlar
Önleyici tedbirler kapsamındaki en temel
problemin, “sorun”un tanımlanması olduğu gö-
rülecektir. Sorunun tanımlanmasındaki yanlış-
lık, önleyici tedbirlere hangi özelliklere sahip
çevrelerin dâhil edilmesi gerektiği sorununu da
beraberinde getirmektedir. Yanlış tanımlanan bir
“sorun”, sadece önleyici tedbirlerin başarısızlı-
ğına değil, aynı zamanda gerçek “sorun”a sahip
olmayan insanların “risk altında” olarak tanım-
lanmasına ve neticede belli toplumsal grupların
yaftalanmasına neden olacaktır.
Bilhassa Müslüman gençlere yönelik önleyi-
ci tedbir çalışmalarında tanımlama sorunu ken-
disini göstermektedir. 2005 yılında kurulan ve
federal düzeyde birçok önleyici tedbiri hayata
geçiren Şiddeti Önleme Ağı (VPN – İng. “Vio-
lence Prevention Network”) isimli dernek buna
örnektir. Birkaç sene öncesine kadar aşırı sağa
karşı önleyici tedbirler yürüten dernek, “dinî se-
bepli ekstremizm”i de çalışma alanına katmış ve
Hessen İçişleri Bakanı ile birlikte “Hessen Danış-
ma Merkezi”ni (Alm. “Beratungsstelle Hessen”)
tesis ederek Selefiliğe karşı önleyici çalışmaların
bir parçası hâline gelmiştir. Derneğin internet si-
tesinde şu tanımlama göze çarpmaktadır: “Aşırı
sağ, İslamcılık ve Neo-Selefilik iç güvenliğe karşı
giderek artan tehditlerdir. Ekstremist oluşumlar
siyaset tarafından hafife alınmakta, vatandaşla-
rın güven duygusu sarsılmaktadır.”
3
Ne internet
sitesinde ne de broşürlerinde İslamcılık, Selefilik
ya da Neo-Selefilik gibi kavramların açıklama-
larının bulunmaması dikkat çekicidir. Kamuoyu
sadece “kurumlarında dinî temelli gerginlikler
olması ya da ekstremist dünya görüşleri karşı-
sında desteğe ihtiyaç duymaları durumunda” bu
merkeze başvuracakları konusunda bilgilendiril-
mektedir.
4
Projenin “Ekstremizm Yerine Dinî To-
lerans” başlıklı broşüründe kullanılan 16 kavram
içerisinden “İslam”, “çatışma” ve “kimlik” keli-
meleri özellikle vurgulanmakta, böylece İslami
kimliğin benimsenmesinin çatışmaya sebep ola-
cağına dair bir mesaj verilmektedir.
Berlin’deki “HAYAT”, Bremen’deki “kitab” ya
da Kuzey RenVestfalya’daki “Yol Gösterici” (Alm.
“Wegweiser”) isimli danışma merkezlerinde ise
VPN tarafından kullanılan “dinî sebepli ekstre-
mizm” kavramından kaçınılmakta; buna karşın
“İslamcılık”, “radikal İslamcılık”, “Selefizm” ya
da “şiddet yanlısı Selefizm” ile “ultranasyona-
lizm” gibi kavramlar kullanılmaktadır. Sorun işte
tam da burada başgöstermekte, kavramların be-
lirsizliğiyle genele yayılan bir etiketleme tema-
yülü gözlemlenmektedir.
Örneğin HAYAT, “sorun”u şöyle tanımlamak-
tadır: “Geçtiğimiz yıllarda Almanya’da İslam-
cı organizasyonlar büyük ölçüde farklılaştı. Bu
durum, şiddet yanlısı olmasa da aynı ideolojik
temelleri benimseyen legal akımlar için geçerli-
dir. Burada din toplumsal ve siyasi amaçlar için
kullanılmaktadır. Bu ideolojinin demokrasi ve
evrensel insan haklarına karşı tutumu değerlen-
dirildiğinde toplumsal ve siyasi konularda fikir
ayrılığına düşmek kaçınılmazdır. (...) Muhafa-
zakâr dindar ya da geleneksel olan ile demokrasi-
ye kısmen saldıran İslamcı ideolojiyi birbirinden
ayırabilme yetisini geliştirebilmek için sürekli ve
yoğun bir tartışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.”
5
Danışma merkezinin idarecisi Claudia Dantsch-
ke, 2006 yılında kaleme aldığı bir makalede İs-
Ralf Stegner
(SPD-Genel Başkan Yardımcısı)
“Bu paldır küldür isteklere katılmıyorum. Terörü
destekleyenler, çok sert bir şekilde takip edilme-
lidir. Bunun için kanun değişikliğine ihtiyacımız
yok. Bunu yapabilmek için gereken her şey Ceza
Hukuku’nda zaten var. (...) Birlik Partilerinin masa
başı atakları, çifte vatandaşlığın itibarını sarsmak
amacını taşımaktadır.”
Foto:
©
Flickr.com/arne.lis
...
JoachimHerrmann
(CSU-Bavyera İçişleri Bakanı)
“Almanya’da yaşayan yabancı ekstremistler
Almanya’dan gitmelidir.”
Foto:
©
Flickr.com/blu-news.org
Christian Dürr
(FDP-Yürütme Kurulu Üyesi)
“Katliam yapanların Almanya’ya dönebilmesi
bir felaket. Bu kişilerin Alman vatandaşlığından
çıkarılması ihtimalini değerlendirmede İçişleri
Bakanlığına iş düşmektedir.”
Foto:
©
Flickr.com/fdp_goettingen
09.08.2014
...
PERSPEKTİF
• SAYI 237 • OCAK
2015
32
IRAK VE SURİYE’DEKİ GELİŞMELERİN SİYASİ DİSKURA ETKİSİ