Dosya
42
PERSPEKTİF
• SAYI 231 •
MAYIS 2014
30 yıl önce Fransa’da pek tanınmayan poli-
tikacı Jean-Marie Le Pen, popüler bir televizyon
programı olan “Hakikat Saati” programına konuk
olmak için davet edildi. Kendisini seçmene tanıt-
tığı bu program, partisi Ulusal Cephe (FN)’nin ta-
rihinde bir dönüm noktası oldu. Bundan kısa bir
süre sonra, 1984 Avrupa Parlamentosu Seçimle-
rinde, Ulusal Cephe iki milyondan fazla oy aldı ve
yeni bir radikal sağ parti doğdu.
Fransa’da olduğu gibi 1980’lerin ardından, ra-
dikal sağ partiler bir çok Avrupa ülkesinde önemli
birer politik güç hâline geldiler. Yakın zamanda
Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) 2013’teki Ge-
nel Seçimlerde, kısa bir süreliğine kaybettiği oy-
ları geri kazanarak oyların yüzde 20’sinden fazla-
sına sahip oldu. İsviçre’deki son seçimde İsviçre
Halk Partisi (SVP) yüzde 27’ye yakın oy alarak
seçimi ilk sırada bitirdi ve hemen akabinde Avru-
pa Birliği ülkelerinden gelen göçmenlere katı sı-
nırlamalar getirilmesinde etkili oldu. Geçtiğimiz
yıl İsveç’te daha önce neo-Nazi partisi olan İsveç
Demokratları (SD), tarihlerinde ilk defa parla-
mentoya girerken, bundan kısa bir süre sonra
Finlandiya’da yapılan ulusal seçimlerde Gerçek
Finler (PS) yüzde 19 oy kazanarak sandalye sa-
yılarını 8’den 39’a çıkardılar. Tarihsel olarak ra-
dikal sağ parti barındırmayan Birleşik Krallık’ta
bile AB şüphecisi ve göç karşıtı olan Birleşik
Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP), yapılan
son kamuoyu yoklamalarında her on seçmenden
birinin desteğini aldığı görülüyor.
Avrupa’da bu gelişmeler, ayrılıkçı politikaları
bertaraf edememe kaygıları ile birleşince Av-
Avrupa’da Radikal Sağın
Yükseliş Nedenleri
MATTHEW
GOODWIN
*
GoodwinMJ
Avrupa Parlamentosu Seçimleri öncesi radikal sağın yükselişi ile alakalı tahmin-
ler, cevaplandırılması gereken soruları beraberinde getirdi: Radikal sağın yük-
selmesinin tek sebebi ekonomik kriz mi? Daha da önemlisi, radikal sağ, sadece
Avrupa Parlamentosundamı sandalye kazanacak?
rupa’daki radikal sağ hakkında iki yaygın görüş
ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, bu partiler Avrupa
Parlamentosu Seçimlerinde büyük güç kazana-
caklar ve Avrupa Birliği politikalarında ve yöneti-
minde önemli rol oynayacaklar. Özellikle katılımı
düşük olan ve seçmenlerin pek de ilgi gösterme-
dikleri –bu nedenle de “ikinci sınıf seçim” olarak
nitelenen- Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde
mevcut hükûmetlere tepki gösterilecek. Fakat ra-
dikal sağın güçleneceği seçimlerde bu partilerin
tüm kıtayı hakimiyet altına alacakları çıkarımı
da yapılamaz. Mesela, akademisyen Cas Mud-
de’nin muhtemel sonuçlar hakkında yaptığı ana-
lize göre, radikal sağ “sadece” 12 Avrupa Birliği
ülkesinde Avrupa Parlamentosuna girecek ve bu
partiler de tüm sandalyelerin 30-35 tanesini veya
bölgede yüzde 4-6 civarı sandalye kazanabilecek.
Radikal sağ partiler hakkında yaptığımız tanımı,
Almanya için Alternatif (AfD) veya Beppe Gril-
lo’nun İtalya’daki Beş Yıldız akımı gibi popülist
ve Avrupa Birliği karşıtı akımları da içine alacak
şekilde genişletsek bile, Mudde’nin tahmini-
ne göre bu partiler yine de yüzde 20’den fazla
sandalye kazanamayacaklar. Ayrıca, Marine Le
Pen’in Ulusal Cephe Partisi (FN) veya Geert Wil-
ders’in Hollanda’daki Özgürlük Partisi (PVV)’nin
de iyi sonuçlar elde edecek olmalarına karşın, Av-
rupa genelinde radikal sağ, bölünme ve iç çatış-
ma yaşamaya çok meyillidir.
Örneğin UKIP’nin Le Pen ve Wilders ile itti-
fak kurma ihtimali çok düşük ya da Avusturyalı,
Hollandalı ve Fransız radikal sağ partilerin buna
benzer bir şekilde, Yunanistan’daki neo Nazi