35
MAYIS 2014 • SAYI 231 •
PERSPEKTİF
Türkiye’yi önemli bir ortak olarak görüyoruz.
Amacımız diyalog ve üyelik sürecini devam et-
tirmek ve Türkiye’yi demokratik prensiplerimi-
ze daha da yakınlaştırmaktır. Ülkedeki liderlerin
de Avrupa’nın temel değerlerini esas alan mo-
dern bir Avrupa ülkesi olmak için gerekli adım-
ları atmakta iyi niyetlerini göstermeleri gerekir.
Üyelik görüşmeleri sürecini zora sokacağın-
dan, Türk hükûmetinin vatandaşlarının temel
özgürlüklerini kısıtlaması beni endişelendiriyor.
Üyelik süreci ancak Türk hükûmetinin hukukun
üstünlüğüne önem vermesi, yeterli demokratik
reformları gerçekleştirmesi ve Kopenhag Kriter-
leri’ne tam uyumluluk gösterip temel değerler
ve insan haklarını sağlaması durumunda ilerle-
meye devam edecektir.
Türkiye’nin ne zaman AB üyesi olacağını
kestirmek imkânsız. Üyelik en başta Türk hükû-
metinin ciddi reformları hayata geçirmedeki
arzusuna bağlı. Görüşmeleri durdurmamız ge-
rektiğini düşünmüyorum, çünkü bu durumda
çözüm üretmemiz için gerekli olan düzenli di-
yalog da kesilecektir.
Avrupa Birliğine girme müzakereleri esna-
sında birçok Türkiye kökenli Müslümanda, Tür-
kiye’nin sahip olduğu Müslüman halk çoğunlu-
ğu sebebiyle tam üye olarak kabul edilmediği
intibası oluştu. Muhafazakârlar tarafından da
dillendirilen bu ideolojik argüman hakkında ne
düşünüyorsunuz ve size göre Avrupa’da hangi
kültürel değerler hâkim?
Avrupa kimliği şu veya bu dine mensubiyet
ile ilişkilendirilemez. Avrupa kimliği hoşgörü,
insan hakları ve karşılıklı saygı üzerine kuru-
ludur. AB’de ne kadar kültürel gelenek, dil veya
mezhep varsa o kadar da fazla sayıda dinî ina-
nış bulunur.
Avrupa’da ve dünyada hangi topluma karşı
yapılırsa yapılsın ayrımcılık ve ön yargıya kar-
şı savaşıyorum ve emin olabilirsiniz ki benim
başkanlığımda Avrupa Komisyonu şu ana ka-
dar olduğundan daha açık görüşlü ve daha ye-
nilikçi olacaktır. Türkiye’nin Avrupa Birliğine
üyeliğinin önündeki engeller ön yargıdan çok
demokratik reformların gerekliliğinden kay-
naklanmaktadır.
©
europarl.europa.eu/Sabine Engels