57
OCAK
2015 • SAYI 237 •
PERSPEKTİF
daydılar. Teröristler, o gün sınavda gözetmenlik
yapan İdrees’in anlattığına göre 15 öğrenciyi
öldürdüler. Ölmekten kurtulan üç şanslı öğren-
ciden biri de Hassaan Buryialay idi. Hassaan’ın
babası Suhail Rahman olayı şöyle anlatıyor:
“Oğlum sesi titreyerek beni aradı ve teröristlerin
okulu bastığını söyledi. Telefonda silah seslerini
duydum ve konuşma yarıda kesildi.” Suhail oğlu-
nu aramış ve onu hıçkırarak ağlarken bulmuştu.
Hassan fısıldayarak, “Baba Allah aşkına beni ara-
ma, teröristler bizi avlıyor, lütfen arama!” demiş-
ti. Hassan sonrasında sağ salim kurtulmuş, ancak
Suhail’in diğer oğlu Azaan öldürülmüştü.
Muhammad Haroon Khan ise her iki oğlu da
saldırıdan zarar görmeden kurtulmuş olsa da
acıyı derinden hissediyordu. “Olayın bu seviyede
bir katliam olduğunu o
an bilseydim, şu an ke-
sinlikle ölü olurdum.”
Khan saldırının ardın-
dan korkudan donmuş
hâlde bulunan bir 6.
sınıf öğrencisini eve
getirmişti. Evleri okula
çok yakın olan çocuk,
Haroon’a, “Amca, sizin
ev okuldan uzakta, de-
ğil mi?” diye sormuş,
“Amca tüm kapıları
kapat, arkamızdan ge-
lecekler, beni bulacaklar.” demişti.
Olayın meydana geldiği yerde sahne öylesine
korkunçtu ki saldırıyı haber yapan gazeteciler
gözyaşlarına boğuluyordu. Ambulanslara âdeta
küçük tepeler hâlinde küçücük cesetler dolduru-
luyordu.
Yaralıları tedavi etmekte olan doktorlar ve
hemşireler gözyaşlarını tutamayıp hıçkırıyor-
lardı. Bu trajedi, sık sık böyle ölümcül saldırılara
sahne olan Pakistan’ı derinden sarstı. Zira bu-
radaki insanların da dediği gibi: “Tabutların en
ağırları, en küçük bedenleri taşıyanlardır.”
Abisi başını eğmeye vakit bulamamış, son isteği
Machiavelli’nin Prens’i olan Sher Shah, biri ka-
fasına diğeri göğsüne olmak üzere iki kurşunun
hedefi olmuştu. Kardeşi Ahmad Shah ise katli-
amdan kıl payı kurtulmuştu. Ahmad Shah şöyle
devam ediyor: “Havada uçuşan kurşunlardan biri
yanımda yere kapaklanmış olan bir arkadaşımın
başına saplandı; kafasından fışkıran kan doğruca
yüzüme boşaldı. ”
Ali ve yaralanmış arkadaşları, konferans sa-
lonundan kaçtıkları anda bir derslikte saklan-
mışlardı. Kapıları kilitlemişler, öğretmenleri ise
sıraların altına girip sessizce beklemelerini söy-
lemişti. “Bazı öğrenciler kolları, çeneleri ve bir-
çok yerlerinden yaralanmış olmalarına rağmen
hepsi yaklaşık bir saat boyunca sessizce bekle-
diler. Kurşunların par-
çaladığı yaralar ile ses
çıkarmamak mümkün
mü?” diye anlatan Ali
gözlerine dolan yaşları
silerken şunları ekli-
yor: “Çocuklar korku-
dan donakalmıştı ve
tek istedikleri şey evle-
rine dönmekti. ”
Teröristler saldırı-
dan sonra hâlâ hareket
eden ve nefes alanları
bulup üzerlerine kur-
şunları boşaltıyorlardı. Kan gölüne dönen konfe-
rans salonundaki herşeyi kalbura çevirmiş olan
kurşun delikleri felaketin sessiz şahitleri olmuş-
tu.
Konferans salonundan çıkan saldırganlar üst
kata yöneldiler. Kış güneşinin altında mutlu bir
şekilde sohbet eden çocukların üzerine kurşun-
larını boşalttılar; çocuklardan birçoğu ölmüştü.
En vahşi katliama uğrayan ise 1. sınıfa başla-
ması için okula getirilmiş olan 6 yaşındaki Kha-
ula Altaf oldu. Yaralı öğrencilerden olan Amir
küçük kızı duvarın arkasına çekti; ancak küçük
kız korkuya kapılıp çığlık attı. Amir ve öğretmeni
Muhammed İdrees’in anlattığına göre o sırada
ayrılmakta olan saldırganlar geri döndü. Terö-
ristlerden biri Khaula’nın gözüne silahı doğrul-
tup silahı ateşledi.
Aynı katta 18 yaşındaki öğrenciler ise sınav-
*Pakistan Peşaver’de gazetecilik yapan Jan, bölgedeki şid-
det olayları ve siyasete dair gözlemlerde bulunmakta, Tali-
ban militanlarına karşı gerçekleştirilen askerî operasyonları
raporlamaktadır.
Saldırıda yaralanan ve Peşaver‘de tedavi gören bir çocuk