55
OCAK
2015 • SAYI 237 •
PERSPEKTİF
olan Monis, çok sayıda suça karışmıştı ve eylemi
gerçekleştirdiği sırada kefaletle serbest kalan bir
mahkûm konumundaydı. İranlı din adamlarının
giydiği kıyafetlerle kamuya açık yerlerde eylem-
ler yapan bir meczup görünümü veren Monis’in
hakkında 40’tan fazla cinsel istismar suçlaması
da bulunuyordu. Polis müdahelesinde öldürülen
saldırganın eyleminin arkasındaki gerçek moti-
vasyon hakkında çok sayıda komplo teorisi bulu-
nuyor.
Monis 15 Aralık sabahı sırt çantası, kot panto-
lonu ve tişörtüyle dikkat çekmeyecek bir şekilde,
Sidney kent merkezinin en işlek yerlerinden Mar-
tin Place’te bulunan Lindt kafeye saat 9 sıraların-
da gelmiş, rehin alma eyleminden önce bir saat
süreyle soğukkanlı bir biçimde burada beklemişti.
Kendisiyle eylemden önce son konuşan kişi tesa-
düfen karşılaştığı avukatı olmuştu. Monis’in hâl-
lerinde olağandışı bir durum görmediğini anlatan
ve adı gizli tutulan avukatı müvekkilinin böyle bir
eyleme kalkışabileceğini düşünmediğini söylü-
yor. Saat 10’a yaklaştığı sırada Monis çantasında
getirdiği silahı çekerek kafede bulunan 17 kişiyi
rehin aldı ve eylemine başladı. Rehineleri vitri-
nin önüne dizen saldırgan, onlara siyah zemin
üzerine kelime-i tevhid yazan bir bayrak tuttur-
du, böylece saldırı Müslüman topluma maledil-
di. Uzun bir süredir tehdit algısı yayan medya ve
hükûmetin öngörüleri de “haklı” çıkmıştı. Bu tür
olaylara alışkın olmayan Avustralyalılar ve med-
ya konuyu “Avustralya saldırı altında”, “Sidney
kuşatma altında” söylemleriyle duyurmayı tercih
ettiler. Kent merkezi kapatılarak, ağır silahlı ope-
rasyon birlikleri bölgeye yollandı ve endişeli bek-
leyiş başladı.
Devlet YetkililerininYaklaşımları
Rehin alma haberinin duyulmasıyla akıllara
ilk gelen olasılık IŞİD eylemi olduğu yönündey-
di. Zira haftalardır böylesine bir saldırı beklenti-
si medya ve hükûmetçe besleniyordu. Eylemden
sonraki saatlerde polis yetkilileri eylemcinin IŞİD
ile ilgisi olmadığını ve İslam’la ilişkilendirileme-
yeceğini belirten açıklamalara yer vermeye başla-
dı. Müslümanlara karşı uyanan nefret duygularını
önleyip sükûneti hedefleyen bu sağduyulu açık-
lamaların tonu ve etkisi saatler ilerledikçe arttı
ve tedirginlikleri artan Müslüman topluma karşı
empati duygusu gelişmeye başladı. Radyoların
*Sidney İrfan Koleji Müdürü olan Kerimoğlu, aynı zamanda
Avustralya Sidney Millî Görüş’ün (New SouthWales Islamic,
Social and Cultural Association) eğitim çalışmalarıyla ilgile-
nen yönetim kurulu üyesidir.
canlı yayınlarına katılan sağduyulu Avustralyalı-
lar daMüslümanlara karşı tavır almanınAvustral-
ya değerlerine yakışmayacağını söylüyorlardı.
Eylemin kansız bitmesi herkesin, özellikle
Müslüman toplumun en büyük dileğiydi. Cami-
lerde bu yönde dualar ediliyor, ortak deklaras-
yonlar yayımlanıyordu. 16 Aralık sabahına herkes
acılı bir haberle uyandı. Eylemci uykuya daldığı
sırada içerde bir hareketlilik yaşanmış, keskin
nişancının, “Bir rehine vuruldu” demesi üzerine
dışarda bekleyen birlikler yaylım ateşi açarak içe-
riye girmiş ve iki rehineyle eylemci öldürülmüştü.
Televizyonlara yansıyan görüntülerden telaşlı ve
planlanmamış olduğu izlenimi veren baskın ve
can kayıpları büyük endişeye yol açmıştı.
Salı günü trende yolculuk yapan Müslüman
bir hanım yaşadığı ağır stresin baskısına daya-
namayarak başörtüsünü çıkarmıştı. Bunu gören
Avustralyalı bir hanım, başörtüsünü yeniden tak-
masını istemiş ve kendisine gideceği yere kadar
eşlik etmeyi önermişti. Twitter’da kendisini gü-
vende hissetmeyen Müslüman hanımlara toplu-
ma açık alanlarda eşlik etmeyi öneren “I will ride
with you” (“sana eşlik edeceğim”) kampanyası,
yaşanan gerilimi duygusal bir yakınlaşmaya dö-
nüştürdü. İki masum insanın hayatına malolan
bu eylemin belki de hayırlı tek sonucu bu duygu-
sal yakınlaşma ve birbirini anlama kültürü oldu.
Eylemden Geriye Kalanlar
Eylemin İslami ya da politik olmadığı, so-
rumluluğun sağ-muhafazakâr düşünceleri ve
sert uygulamalarıyla toplumda korku kültürünü
yagınlaştıran federal hükûmetin olduğu kanaati
yaygınlığını koruyor. Avustralya’yı Orta Doğu’da-
ki savaşa taşıyan yaklaşım, paranoyaya yakın
endişelerin topluma enjekte edilmesi, orantısız
polis baskınları ve takiplerinin bu tür marjinal ey-
lemlere zemin hazırladığı konuşuluyor.
Öte yandan, Müslüman toplumun eylemin
başladığı ilk andan itibaren ortaya koyduğu sabır,
empati ve iyi niyet, başarılı bir sınav verilmesine
imkân tanımıştır.