Dosya
11 Eylül’ün ardından Avrupa ülkelerinde
İslam ve Müslümanlar hakkında yeni bir söy-
lem oluştu. Avrupa ülkelerinde azınlık olarak
yaşayan Müslümanlara doğrudan aktarılan
bu diskurun ana sorusu, İslam’ın demokrasi,
özgürlük, kadın-erkek eşitliği gibi değerlerle
uyumu ya da şiddete dairdi. Bu diskurun Orta
Doğu’daki çatışmalar ya daMüslümanlarınHz.
Peygamber (s.a.v.) hakkında yayımlanan kari-
katürlere tepkilerinden etkilenmesiyle İslam
ve Müslümanlar daha olumsuz bir konotasyon
kazandılar. Bu ilişkiler örgüsü Müslümanların
demokratik düzene sadık olamayacaklarına
dair genel bir şüpheyi beraberinde getirdi. Bu
söylem giderek, suç işleyen insanlar ya da suç
eylemiyle ilgilenmekten çıkıp, suç işleme po-
tansiyeline sahip olduğuna inanılan insanlar
ve suçlu üretebilme potansiyeline sahip oldu-
ğu iddia edilen kesimlerle ilgilenmeye başladı.
Diğer yanda Selefi akımların mensupları,
genelde Avrupa’da özelde ise Almanya’daki
bütün Müslümanların ufak bir kısmını oluş-
turmalarına rağmen medyanın da abartma-
sıyla Müslüman cemaatin içerisinde geniş bir
Tanımlama, Aktör ve
Normatif Sorunlar
Önleyici tedbirler, sorunun tanımlanması, katılacak aktörler ve normatif açı-
dan farklı sakıncalara sahip. Müslümanların şiddet ve ekstremizm gerekçe
gösterilerek müdahil edilmeye çalışıldığı bu programlar hakkındaki sorunla-
rın tartışılması ise büyük önem taşıyor.
MURAT
GÜMÜŞ
*
etki alanına sahiplermiş gibi bir algı oluştu.
Üniversitelerde ya da şehir meydanların-
da düzenlenen seminerler, geniş izleyiciler
önünde ihtida merasimleri, internet vaaz-
ları ve Kur’an dağıtımları ile Selefi akım, İs-
lam diskurunun giderek merkezine oturmaya
başladı. Frankfurt Havalimanı’nda Amerikalı
bir askere saldırı ve Bonn’da aşırı sağcılar ile
Selefi protestocular arasında şiddetle sonuç-
lanan gerginlikler, Selefiliğin giderek güvenlik
odaklı bir perspektiften incelenmesine neden
oldu. Almanya’daki Selefilerin IŞİD saflarında
Suriye savaşına katılması, bu savaşçıların geri
dönmeleri, Kuzey Irak’ta Yezidiler ile IŞİD ara-
sındaki çatışmanın Almanya’ya taşınması ve
nihayet Wuppertal’de genç Selefilerin “Şeriat
polisleri” olarak meydana çıkmaları çoğunluk
toplumunda öfke ve korkuya neden oldu.
Medyada takip edilen söylemi siyasi diskur
izledi. Selefilerin Almanya’dan sınır dışı edil-
mesi isteği giderek daha sesli bir şekilde dile
getirilmeye başlandı. Fakat Suriye ya da Irak’a
savaşmaya gidenlerin (otokton ya da alokton)
“Alman” oldukları gerçeği üzerine sınır dışı
Federal polis, Berlin’de bir IŞİD savaşçısını tutuk-
ladı. Avrupa’ya dönüp bir saldırı planladığından
şüphelenen 30 yaşındaki zanlının Suriye’de sava-
şa katılıp yaralandığı ve internette yaralarıyla poz
verdiği belirtildi.
Anayasayı Koruma 2013 Raporu, İçişleri Bakanı
Thomas de Maizière ve Anayasayı Koruma
Dairesi Başkanı Hans-Georg Maaßen tarafından
kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda Selefi destek-
çilerinin arttığı belirtilirken, Suriye’ye giden
Alman Selefilerin oluşturduğu güvenlik riskleri
ele alındı.
Herford’ta IŞİD’e karşı prostesto gösterisi için
başvuran bir restoran sahibine ve 4 Yezidi’ye sal-
dırılması üzerine içinde Selefiler, IŞİD destekçileri
ve Yezidilerin bulunduğu gruplar birbirlerine
taş ve şişelerle saldırdı. Aşırı gruplar ile Yezidiler
arasında karşılıklı şiddet eylemlerinin meydana
gelmesi, Almanya’da“İslamcılar”konusunu
yeniden alevlendirdi.
15.06.2014
18.06.2014
06.08.2014
PERSPEKTİF
• SAYI 237 • OCAK
2015
30
IRAK VE SURİYE’DEKİ GELİŞMELERİN SİYASİ DİSKURA ETKİSİ