1 Ocak 1921’de İsviçre’de dünyaya ge-
len Eaton, eğitimini Londra’da tamamlar.
Kings College ve Cambridge Üniversitele-
rinde tarih eğitimi gören Eaton, gazetecilik,
öğretim üyeliği ve diplomat olarak çeşitli
alanlarda faaliyetlerde bulunmuştur.
Eaton kendisini ne doğduğu İsviçre’ye,
ne de büyüdüğü ve eğitim gördüğü
İngiltere’ye ait hissediyordu. Bu durumun
ileride İslam’a tutunmasına elverişli bir ze-
min teşkil ettiğini ifade edecekti.
İngiltere ve İsviçre’de geçirdiği okul ha-
yatı boyunca Hristiyanlıkla ilgili gördüğü
dersler onu ve arkadaşlarını etkilemekten
uzaktı. Eaton bu durumla ilgili olarak ile-
ride şu tespitte bulunacaktı: “Bunda şaşı-
lacak bir şey yok. Din, eğitimin bir boyutu
gibi sunulduğunda ve hayatın tümüne nü-
fuz etmediğinde, nefes alamaz. Din ya hep
ya hiçtir. Ya dünyaya ait her şeyi kendi ete-
ğinde toplar, ya da onların gölgesinde kay-
bolur.” Herşeyin tesadüf ve pozitif bilimle
açıklandığı bir eğitim sisteminin arasına
sıkıştırılmış, yaşanan hiçbir olaya müdahe-
lesi olmayan bir Tanrı tasavvuru, Eaton’ın
varoluşsal sorularına cevap vermekten çok
uzaktı. Bu nedenle kendisini hiçbir dine
yakın görmeyerek ilk gençlik ve üniversite
yıllarında ateist düşünce yapısını benimse-
di. Bununla birlikte pek çok ateistin aksine,
Tanrı’nın “yokluğunun” bilimsel gerçekler-
le ispatlanamayacak bir olgu olduğunun da
farkındaydı.
Varlık sorularına cevap ararken 15 ya-
şında felsefe ile tanıştı ve büyük bir he-
yecan ve açlıkla Descartes, Kant, Hume,
Spinoza gibi ünlü felsefecilerin eserlerini
birbiri ardında devirmeye başladı. Bir süre
sonra içindeki gerçeği arayan damarın bu
tamamı zanna dayalı ve kendi ekseninde
dönüp duran eserlerle tatmin olmadığını
esefle gördü. II. Dünya Savaşı patlak verip
de orduya katıldığında tek korkusu kafa-
sındaki sorulara cevap bulamadan ölüp git-
me ihtimaliydi.
Eaton, düşünsel dönüşümünde ken-
disinden 40 yaş büyük yazar arkadaşı Leo
Myers’in “The Root and the Flower” (Kök
ve Çiçek) isimli eserlerinin etkili olduğunu
ifade eder. Myers’in büyük ölçüde etkilen-
diği Vedanta’nın metafizik öğretileri saye-
sinde İslam’da “tevhid inancı” olarak ifade
edilen saf birlik inancıyla tanışır ve bunun
kendisini İslam’a yaklaştıran ilk adım ol-
duğunu söyler. O artık inanmaktadır, fakat
inandığı hakikate teslim olma kudreti he-
nüz kendisinde yoktur.
Arkadaşı Myers, manevi hakikatleri çok
etkili bir biçimde dile getirmekte fakat
inandığı değerlere teslim olmadığından
ruhen karamsar ve mutsuzdur. Nihayet
Myers’in intihar etmesi Eaton’ı derinden
etkileyen bir değişimin de başlangıcı olur.
Arkadaşının intiharı ona dünya ve ahiretle
ilgili sahip olunan bilginin insan tabiatıyla
birleşmedikce sonuçsuz kaldığını ve insanı
umutsuzluğa düşürdüğünü öğreten acı bir
tecrübe olur.
Bu arada Fransız Müslüman René
Guénon ile tanışan Eaton, İslam ile ilgili
yoğun bir okuma yapmaya başlar. Bu dö-
nemde Kahire Üniversitesi’nde bulduğu iş
imkânını değerlendirerek Mısır’a yerleşir
ve aynı üniversitede görev yapan İngiliz
Müslüman Martin Lings ile tanışması da
bu vesileyle olur. Onunla dostluğunu iler-
lettikçe düşüncelerini hayata geçirmiş tu-
tarlı ve mutmain bu insana hayranlığı artar.
Aslında uzun zamandır kalben iman et-
tiği fakat asla dillendiremediği gerçeği ha-
yata geçirebilmek için Mısır’da kaldığı bu
zamanı en uygun fırsat olarak görür ve 29
yaşında Müslüman olur.
Eaton İslam’ı soyut ideolojiler veya
sosyolojik kategoriler arasına koymaksızın,
politik sloganlardan ve gelip geçici gele-
neksel ve kurumsal yorumlardan bağımsız
manevi bir yaşam biçimi olarak tanımla-
maktaydı. İslam’ın belli bir etnik veya kül-
türel yorumunu kabul etmek yerine İngiliz
toplumunun tüm iyi ve güzel yanlarını mu-
hafaza ederek özgün bir İngiliz Müslüman
kimliği oluşturmanın gerekli olduğunun
ve İslam inancının İngiliz kimliğiyle tama-
mıyla birbirine örtüşen değerler içerdiği-
nin sıkı bir savunucusuydu.
Eaton, 1977’de diplomatlık görevinden
emekli olmasının ardından 22 yıl boyunca
Londra’daki İslam Kültür Merkezi’nin da-
nışmanlığını yaptı. Aynı zamanda Islamic
Quarterly Journal’in editörlük görevini yü-
rüttü. Bir yazar ve yayıncı olarak kaleme al-
dığı pek çok eseri, Müslümanlara ve İslam’a
ilgi duyanlara verdiği danışmanlık hizmet-
leriyle İngiliz Müslüman cemaatinin geniş-
lemesine büyük katkı sağlayan bu değerli
İslam mütefekkiri, 26 Şubat 2010’da 89 ya-
şında hayata gözlerini yumdu.
57